Öyle anlar vardır ki kendinizi garip hissedersiniz. Bir ses duyar ve duyduğunuz sesin gerçekliğine inanmazsınız. Böylesi bir hissi yıllar önce Mısır’da bir otel lobisinde işitmiştim. O ortamda birisi ‘Kemal Bey Kemal Bey!’ diye sesleniyordu. Galiba yanlış duyuyorum demiştim. Birkaç saniye sonra karşımda komşularımdan birilerini görmüştüm ve dünya küçük demiştim.

Bu defaki ise daha ilginçti. Tayland’ın Chiang Mai şehrinde bir orkide bahçesindeki kelebeklerin fotoğraflarını çekmekle meşgul bir kız görmüştüm. Eğilmiş bir kelebeği fotoğraflamaya çalışıyordu. Ben de aynısını yaptım.

Çok güzel kelebekleri fark etmek pek de kolay değildi. Birkaç fotoğraf çektikten sonra tam giderken kıza bir kelebeği gösterip onu çekebileceğini söyledim ve çıkışa yöneldim. Arkamdan bir ses ‘Kemal!’ diyordu. Sese döndüğümde, Fiji‘de kaldığım couchsurfing evinde tam 1 yıl önce tanıştığım Belçikalı Aline karşımda duruyordu.

Okyanusya’nın küçücük adalar ülkesi olan Fiji’de tanışmış, Güney Asya’daki Tayland’ın kuzeyindeki bir kelebek bahçesinde yeniden karşılamıştık.

Malta

Başında şapkası, gözünde gözlüğü ve yüzünü kapatan kamerası ile gördüğüm kıza hiç bir şey demeden geçip gitseydim, aynı anda aynı yerde olduğumuzu belki de hiç bilmeyecektik.

Evet, Dünya küçük!

Day 640: Tayland:7 Chiang Mai, 4 Mayıs 2012

6 Yorumlar

  1. Ben evrenin güzel ruhların yan yana gelmesi için uğraştığına inanıyorum. Er ya da geç, uzakta veya tam dibimizde ama hiç de beklemediğimiz bir anda ruhumuza dokunması gereken kişilerin gülümsemesiyle aydınlanıyor gözlerimiz. Aline de bu söylediğime görsel örnek sunuyor yukarıda.

    Berlin’de gittiğim bir festivalde bir gezginle tanıştım. Bana hikayesini anlattı, maceralarından bahsetti. Dünyayı gezmek için nasıl işini, evini ve etrafındakileri arkasında bırakıp tek yön bilet aldığını dinledim onun ağzından hayranlıkla. Farkında olmadan kendi cesaretiyle içimde oluşan seyahat kıvılcımını üfleyip alevlendirmişti.

    Onu kaybettim festivalde. Bir süre sonra Bulgaristan’a gelmiştim. Sofya sokaklarında yürürken birinin heyecanla ”Elif! Is that really you?” diye bağırdığını duydum. Döndüğümde karşımdaydı. O idi. Gülümsedim. Oturup, sohbet ettik. Kötü günler geçirdiğim bir dönemde seyahat rotamı değiştirdi ve iyi ki değiştirdi.

    Türkiye’ye döndüm ve bir kaç ay sonra kendisinden bir mesaj geldiğini gördüm. Türkiye’ye geleceğinden ve TEDx’te konuşmacı olacağından bahsediyordu. Geldi de. Benim gibi onu dinleyen onlarca kişinin daha kalbine seyahat tutkusunu işledi.

    Bunların hiçbiri tesadüf değildi. Dünya aslında kocaman ama bizim bazı kişilerle aramızdaki bağ birbirimizi çekecek kadar kuvvetli ve gerekli. Belki büyük bir yardım için, belki de sadece sıcak bir tanıdık gülümseme için. Orasını bilemiyorum. Tek bildiğim evrenin her zaman güzel insanların birbirlerine yakın olmak istemesidir.

  2. Benzeri bir olayı ben de yaşamıştım. Yalnız yaptığım gezi sırasında Viyana’da her halinden gezmeyi sevdiği belli olan belki yaşı 70lerde bir arkeolog ile tanışmıştım. muhabbetimiz de oldukça güzeldi. Aradan yaklaşık 3 ay sonra ben Türkiye’ye döndüm. Arkadaşımı ziyaret etmek için İstanbul‘a geldim ve İstiklal Caddesinde bir kitap-müzik dükkanından gelen müziğin cazibesiyle içeriye yöneldim.

    Viyana’da tanıştığım o beyefendi, sadece bir kaç gün için geldiğim İstanbul’da karşıma çıkıvermişti. Evet, dünya düşündüğümüz kadar büyük değil!

  3. 1 haftadır yazılarınızı okuyorum ufkum genişledi sayenizde! Teşekkür ederim. Yıllardır hayalim yurt dışına çıkmak ve gezmek. Bu sene Almanya ve Fransa turu yaparak başladım, ancak sizin geziniz başka şey. Sizi hayranlıkla takip ediyorum. Bu kadar tecrübeyi bizimle paylaştığınız için de teşekkür ederim. Sizinle tanışmak isterim Saygılarımla.

  4. Kemal bey merhaba..Sitenizi ne yazik ki yeni gordum ama iyi ki de gordum…ellerinize, gozlerinize ve ruhunuza saglik, paylasimlariniz icin cokkk tesekurler…. Bu arada benim de uzakdoguda ozledigim tek ulke Tayland’dir 😉

Yanıt yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz