Gemi turu yapmak pek çok kişinin hayalini süsleyen bir yolculuk türü. Gemiyle yaptığınız yolculuklarda her uyandığınızda farklı bir limanda hatta farklı bir ülkede uyanıyorsunuz. Kulağa baştan çıkarıcı ve hoş geliyor. Yıllar önce Akdeniz’de İtalya, Fransa, İspanya ve Tunus’u rotası izleyen bir gemi yolculuğuna çıkmıştım. Hayal ettiğim kadar güzel ve heyecan vericiydi.
Tatil Sepeti’nin davetiyle Celestyal Olympia ile vizesiz Yunan Adaları ve Atina’yı kapsayan 3 günlük gemi yolculuğu yaptım. Kuşadası kalkışlı ve Patmos, Girit, Santorini, Atina ve Mikonos Adası’nı kapsayan gemi turu enfesti. Begonvilleri, beyaz badanalı sokakları, masmavi ege denizi manzarasıyla ünlenmiş Yunan adalarına gemiyle vizesiz gidebileceğinizi düşünün. Kulağa hoş geliyor değil mi?
Vizesiz Yunan adalarına nasıl gidilir
Yunan Adaları, ülkemizden en çok ziyaret edilmek istenen yurtdışı noktaları arasında. Yunanistan, Schengen ülkesi olduğundan Schengen vizesi veya bazı adalara uygulanan kapı vizesi almadan ülkeye veya adalara feribotla veya uçakla gidemiyorsunuz.
Uzun zamandır uygulanan Yunan Adaları Kapı Vizesi ile seyahatten birkaç gün önce başvurarak kapı vizesi çıkarıp Rodos, Meis, Kos, Sakız, Samos ve Midilli adalarına gidebiliyorsunuz.
Ancak Mikonos, Girit ve Santorini gibi ünlü Yunan adalarına gitmek için Schengen vizesi gerekiyor. Sadece gemi turlarına özel vizesiz Yunan adaları turuyla artık bu adalara da vizesiz gidebiliyoruz.
Vizesiz Yunan adaları gemi turu ile “vizesiz geçiş ücreti” adı altında 60€ ödediğinizde hiçbir özel evrak veya işleme gerek kalmadan gemiye vizesiz binebiliyorsunuz. Vizesiz geçiş ücreti sadece tur süresince geçerli.
Schengen vizesi ve Yeşil Pasaportu olanlar için bu işleme de gerek yok. Daha önce Schengen vizesi veya Amerika vizeniz olması gibi bir durum yok. İlk defa pasaport almış olsanız dahi vizesiz bu tura katılabiliyorsunuz.
Tatil Sepeti Gemi Cruise Turları sayfasına göz atın. Aklınıza takılan konuları yorum kısmından bana sorabilirsiniz veya 4444420 nolu telefondan Tatil Sepeti’ne de sorabilirsiniz.
Vizesiz gemi turu, Kuşadası Limanından başladı. Kuşadası’nda gemi biniş 09.00 – 11.00 saatleri arası yapılıyor. Gemiye geçilecek alana girmeden önce yapılan güvenlik kontrollerinden dolayı oluşan kuyrukta beklememek için limandaki kafede oturup bir şeyler içtim. Yolcu sayısı azalınca son binenlerden biri olarak gemiye geçtim.
Gemiye binmeden önce kurulmuş olan masaya pasaportunuzun teslim ederek, yerine adınıza hazırlanmış olan ve seyahat süresince hem oda kartı hem de kimliğiniz yerine geçecek olan kartı alıyorsunuz. Gidilecek yerlerde size verilen gemi kartınız artık pasaportunuz yerine geçiyor. Tur bitiminde Kuşadası’na dönüşte pasaportunuz size iade ediliyor ve gemi kartını hatıra olarak saklayabiliyorsunuz.
Geminin tüm giriş çıkışlarında üzerinde barkod numarası yazılı gemi kartınızı görevlinin uzatacağı barkod okuyucuya göstermeniz gerektiğinden kaybetmemeye ve hep yanınızda taşımaya bakın. Ayrıca bu kartı içecek alacağınız zaman da okutmanız gerekiyor.
Valizinizi oda kartınızı aldığınız yerde bırakıyorsunuz. Siz gemiye bindiğinizde valiziniz de kimi zaman sizden önce odanızın kapısına ulaştırılmış oluyor.
Celestyal Olympia kabinleri nasıl
Gemi kabinleri, 3 farklı kategorilerde yer alıyor; İç kabin, dış kabin ve balkonlu kabinler. Rezervasyonu yaparken bütçenize göre kabin tipi seçebiliyorsunuz. Tüm kabinlerde duş, wc, duşa kabin, klima, telefon, saç kurutma makinesi minibar, TV ve eşyalarınız koyabileceğiniz gardrop bulunuyor. İster iç kabinde ister balkonlu suit kabinde konaklayın, odanızın kapısından dışarı çıktığınız anda gemide alacağınız hizmet kalitesi aynı.
İç kabinler, cruise gemilerinde en ekonomik olan kabin tipleri. Bu odalarda herhangi bir pencere yok. Akdeniz cruise turumu bu tür bir odada yapmıştım. Bu kabinlerde ayrı iki yatak var. Her yatağın üzerinde ayrıca açılabilir 2 ranza yatak daha var. Kapalı yerde kalmaktan rahatsız olanlar dış kabin tercih edebilir. Bütçesini iyi kullanmak ve oda yerine gezeceği şehirlere daha fazla ayırmak isteyenler için ideal.
Dış kabinler, geminin dış kısımlarında ve alt güvertelerde yer alıyor. Tanımlamalarının başında X harfi bulunan bu tür kabinlerin hepsi aynı olsa da bulundukları gemi katına (Deck) göre XA, XB, XC şeklinde ayrılıyor. XA Dış kabinlerde yuvarlak bir pencere var. Benim kaldığım XC kabinde ise kare şeklinde biraz daha büyük bir pencere vardı.
Balkonlu kabinler, geminin üst güvertelerinde yer alıyor ve önlerinde denize doğru açılan balkonu var. Fiyatı diğer kabinlere göre daha yüksek tabi. Balkonlu kabinler de kendi arasında aile odası, köşe suit, dubleks gibi farklı kategorilere ayrılıyor. Bu tür kabinler, vaktini gidilecek adalarda değil de gemide geçirmek ve geniş, ferah odada uyumak isteyenler için ideal.
Gider gitmez eşyalarınızı gardrop ve banyoya yerleştirip, sırt çantanızı ve valizinizi de gardıroba yerleştirdiğinizde daha rahat edersiniz. Gemi turu boyunca adadan adaya giderken valiz toplama derdiniz olmayacak. Elbiselerinizi asın, yerleşin, valizi kaldırın.
Gemi kocaman bir yüzen otel gibi. Misafirlerin kullanabileceği ihtiyacı olan her detay ince biz zevkle bir araya getirilmiş. Casino, güzellik salonu, fotoğraf mağazası, sauna/gym, çocuk kulübü, oyun salonu, duty free mağazası ve daha birçok şey gemide mevcut. Ücretli doktor hizmeti de bulunuyor.
Gemi adalar arası seyir yaparken, güverte alanında çeşitli aktiviteler yapılıyor. Dans, müzik ve eğlence atmosferine karışıp eğleniyorsunuz. Ayrıca güvertede 2 adet küçük havuz var. Daha çok gençler ve çocuklar havuzu eğlenmek için kullanıyor, ben girmedim.
Gemiye ilk binişte katılmanız gereken bir prova var. Olası risk durumunda acil çıkış işlemlerinin nasıl olacağı, hangi flikaya bineceğiniz ile ilgili tatbikata katılıyorsunuz. Bu zorunlu ve sakın ihmal etmeyin.
Yemek konusu ise beni çok memnun edici kadar leziz ve çeşitliydi. Verilen saatlerde gidip açık büfe restoranlarda doyasıya yiyebiliyorsunuz. Dileyenler için alakart hizmet veren akaşam yemeği için ayrı bir restoran var ama ben genelde açık büfeyi tercih ettim. Ayrıca akşam yemeği için güvertede verilen mangal yemekleri de enfesti.
Her gemide Türkçe bilen ve size yardımcı olan çalışanlar var. Gemi ile veya yapılacak şeylerle ilgili bilgileri bu görevlilerden alabiliyorsunuz. Yine gemi turunda görevli Türk rehber de hergün belirlenen saatlerde bir salonda oluyor. Ertesi gün yapılacak tur ile ilgili her türlü bilgiyi o sırada kendisinden dinliyorsunuz.
Vizesiz Yunan Adaları gemi turu rotası
Kuşadası kalkışlı rotada Patmos, Girit, Santorini, Atina ve Mikonos ziyaret edilip tekrar Kuşadası’na dönülüyor. Kuşadası Limandan saat 13:00’te kalkıyor.
1. Patmos
Patmos, 12 adalar olarak bilinen adaların en kuzeyinde yer alan küçük bir ada. Gemimiz adanın Skala olarak bilinen kasabasına yakın açıkta demirledi. Buradan teknelerle ada merkezine geçiliyor. Hemen ada sokaklarına dalıp keşfetmeye başladım. Okaliptüs kokan adanın sokaklarından yürüyerek gezmesi çok keyifli.
“Kıyamet Adası” olarak da bilinen Patmos Hristiyanlarca çok değerli bir yer. Aziz John’un Yeni Ahit’in son bölümünü yazdığına inanıldığı mağara burada. Skala merkezden yürüyerek mağaranın olduğu yere yürüdüm. Burası UNESCO Dünya Mirası Listesinde.
Adanın başkenti Chora ise tepede yer alıyor. Burada Aziz John’a adanmış büyük bir manastır var. Chora, Ege Denizi’nin muhteşem manzarasına sahip. Gemi adada kısa süre kaldığından Chora’ya taksi ile gidip dönmeniz gerek. Ben Cave of Apocalypse’yi gezdikten sonra yürüyerek Skala’nın arka tarafında yer alan kıyıdan gün batımını izleyip şehir merkezine döndüm. Adanın tarih mirasıyla ilgilenmeyenler Skala sokaklarını dolaşıp kafelerin keyfini çıkarabiliyor veya hemen yakındaki plajda yüzebiliyor. Benim için sokaklar ve tarihi miras daha değerli her zaman.
2. Girit
Yunanistan’ın en büyük adası Girit, vizesiz Yunan adaları turu rotasındaki ikici adresimiz oldu. Patmos Adası gezisi sonrası gemimiz 21:30’da Patmos’tan ayrıldı. Sabah 7.00’de Akdeniz’in en ünlü adalarından Girit’teydik. Kruvaziyer gemimiz Girit’in idari merkezi ve en büyük şehri Kandiye Limanına demirledi.
Akdeniz’ giriş kapısı Kandiye’de, Gemi turu fiyatına dahil olan Knossos Sarayı turu için otobüslere doluşup arkeolojik alana gittik. Burası dünya tarihine varlığıyla önemli bir iz bırakmış Avrupa’nın ilk uygarlığı Minos Uygarlığının kalbi. Uygarlığın merkezi antik kenti ve Knossos Sarayını rehber eşliğinde geziyorsunuz.
Kendine özgü mimarisi, 3 metreyi bulan sütunları, labirent şeklinde inşa edilmiş odaları ile Knossos Sarayı 1000 yıl ayakta kalmayı başarabilmiş. Sonrasında geçirdiği deprem ve devamında şehri saran yangınlarla yok olmuş. Geriye insanı heyecanlandıran pek bir kalıntı yok, ama yine de şehri gezerken Avrupa Uygarlığının önemli yerlerinden birinde olduğunuzu aklınızda bulundurun.
Knossos Antik Kenti gezisi sonrasında Kandiye merkezde birkaç saat vakit geçiriyorsunuz. Şehrin sokaklarını ve balıkçı teknelerinin demirlediği alanı gezdim. 400 yıllık Venedik hâkimiyetinden kalan şehirde görkemli Venedik Kalesi’nin hâkim olduğu liman bölgesi çok fotojenik. 1895’ten kalma Agios Minas Katedrali şehirde gezilecek yerlerden biri.
3. Santorini
Santorini, Yunanistan’ın en ünlü tatil adası. Beyaz badanalı evleri, labirent gibi sokakları, mavi kubbeli şapelleri ve inanılmaz güzel gün batımlarıyla ünlü. Girit (Heraklion) turu sonrası gemimiz öğren 12.00’de adadan ayrıldı. Santorini’ye ise akşam 16.30 gibi vardık. Gemiden ayrılış işi tekne sırası bekleme ve gemiye dönüşü düşünürsek toplada adayı gezmek için 4 saatten az bir vaktiniz oluyor.
Santorini volkanik bir ada. Atina-Girit arasında bulunan Kiklad Adaları’nın en güneyde yer alıyor. Hilal şeklindeki ada, 3,700 yıl önceki bir volkanik patlamayla oluşmuş. Adada liman olmadığından gemimiz açıklarda demirledi ve daha sonra teknelerle adaya geçtik.
Adanın ana yerleşimi Fira, yay gibi bir kalderanın tam ortasında tepede kurulmuş. Teknelerin bizi adaya bıraktığı yerden Fira’ya teleferikle çıktım (6€). Fira’yı kıyıya bağlayan 500 basamaklı merdiveni yürüyerek çıkmayı hiç düşünmeyin. Yine sahilde bekleyen eşeklerle de merdivenlerden Fira’ya ulaşım var ama siz iyisi mi teleferikle çıkın ve benim yaptığım gibi merdivenlerden yürüyerek inin.
Fira küçük ve çok güzel bir kasaba. Adaya özgün mimariye sahip mekanlar, restoranlar, hediyelik eşya dükkanları sokaklar boyunca dizilmiş. Karşıda şahane bir Ege Denizi manzarası var zaten. İnsanlar ise adayla uyumlu olarak fazlasıyla şık. Sokaklar ve mekanlar kalabalık. Her yanda elinde telefonu veya kamerası olan insanlar bir görüntü yakalamak için çabalıyor. Fira’yı gezmeniz 1 saatinizi alıyor.
Santorini’nin diğer havalı kasabası Oia’ya gitmek için otobüs terminalinden otobüse atladım. 20 dakika sonra adanın diğer ucundaydım. Yollar güzel ve trafik yok. ATV veya araç kiralayıp gitmek de mümkün. Oia sokakları Fira’dan çok daha kalabalık. Mavi şapelin günbatımını manzarasını yakalamak için sıraya girmiş insanların arasına karışıp ben de fotoğraflarımı şektim.
Benim gibi fotoğraf peşinde değilseniz Fira’nın keyfini acele etmeden, koşuşturmadan doyasıya çıkarmak daha iyi. Fira’nın ara sokaklarında dolaşın, kiliselerini gezin, hediyelik eşya dükkanlarına dalın, nefis manzaralı kafelerinde frappe için.
4. Atina
Atina, Yunanistan’ın başkenti ve en büyük şehri. Santorini’den gee 21:30’da ayrılan gemimiz Yunanistan’ın Pire Limanına sabah 07.00’de vardı. Erkenden kahvaltı yapıp Atina turunu birlikte yapacağımız tur otobüsüne doluştuk. Pire aslında başka bir şehir, ülkenin deniz taşımacılığın kalbi ve limanı burada. Buradan Atina’ya ulaşım 20 dakika sürüyor.
Atina’nın en ünlü meydanı Sintagma Meydanı turumuzun ilk mola verdiği yer oldu. Meydandaki parlamento binasının önünde Evzon (Efsun) adı verilen askerlerin ünlü nöbet değişim törenine yetiştik. Özgün kıyafetleri ve ilginç ritimlerle yapılan nöbet değişimini izledikten sonra, ilk olimpiyat oyunlarının yapıldığı antik Panathinaiko Stadyumu ziyareti edildi.
Atina’da demokrasi kavramının doğduğu önemli bir merkez Akropolis sonraki durağımız oldu. Daha önce de Atina’ya gelmiştim ve 1 gece kalmıştım, ancak Akropolis’i gezme fırsatım olmamıştı. Ios, Milos ve Paros adalarını ziyaret için Pire’ye geçmiştim. Bu defa Akropolis’e zaman ayırdım.
Yaklaşık 2400 yıldır Atina’yı tepeden izleyen Akropolis’i gezmek için önce bilet almanız gerekiyor (20€). Sabahın erken saatleri olmasına rağmen oldukça kalabalıktı. Akropolis, “Şehrin en tepesi” anlamına geliyor. Buradan tüm şehri panoramik olarak 360 derece görebiliyorsunuz.
Antik şehre kapısı olan Propylaion’un koca sütunlarının arasında geçerek giriyorsunuz. Antik kentin en önemli yeri olan ve Athena adına yaptırılan tapınak Parthenon, tam bir mimarlık harikası. Döneminin bu en büyük tapınağının yapımında 22 bin ton mermer kullanılmış. Akropolis’in en kutsal yeri Erekhtheion dışında görülmesi gereken diğer yerlar arasında Dionyssos Tiyatrosu, Nike Tapınağı, Odeon of Heredot Atticus var. Gezmek için en az 1-2 saate ihtiyacınız var.
Akropolis’i gezisi sonrası Atina’nın en popüler köşesi olan, Akropolis’in eteklerinde yer alan Plaka’ya geçtim. Uzayıp giden şirin sokaklar boyunca cumbalı evlerin, balkonlardan sarkan çiçeklerin uyumuyla şehrin cazibe merkezi. Tavernalar, hediyelik eşya dükkanları, nefis mekanlar, kafeler bu bölgede yer alıyor.
5. Mikonos
Vizesiz Yunan adaları gemi turu rotasının en özel yerlerinden biri olan Mikonos Adası, aynı zamanda gemi turu rotasındaki son görülecek yer oldu. Pire Limanından 11.30’da hareket eden gemi Mikonos Limanına 18.00’de vardı. Gemiye dönüş saati olan 21.00’e kadar Mikonos sokaklarını doyasıya gezme fırsatı buldum.
Ege’nin ve Yunan Adaları’nın en popüler adresi Mikonos, sabahın ilk ışıklarına kadar süren gece hayatı ve çılgın gece kulüpleri ve gündüzün de beach partileriyle biliniyor. Beni ilgilendiren kısmı ise beyaz badanalı evlerin sıralandığı her biri birbirinden güzel sokakları elbette.
Gemi turunda adaların plajlarında yüzecek zamanınız olmuyor, zaten gemi turunun amacı da bu değil. Her gidilen yeri biraz olsun görmek ve tatma. Koşuşturmamak, her yeri görme derdinde olmamak, dinlenmek amaç. Şehirlerin altını üstüne getirmek isteyenler gemi turu değil de kara turu tercih etmeli. O yüzden gemi turlarında bir yere az vakit ayrılıyor cümlesi bana pek mantıklı gelmiyor.
Mikonos Limanından shuttle otobüslerle şehrin merkezine ulaştırılıyorsunuz. Oradan da 10 dakikalık şahane bir yolu yürüyerek adanın merkezine ulaşıyorsunuz. Günbatımı saati yaklaştığından hemen herkes sokakları doldurmuştu. Her sokağı güzel, her sokağı fotojenik, nerdeyse her mekânında oturmak isteyeceğiniz kadar baştan çıkarıcı bir ada burası. Elbette herkes şık bir de.
Begonvillerin ve sardunyaların süslediği beyaz duvarlı sokaklar burada da labirent gibi uzuyor. Her birkaç metrede bir şapele bir kiliseye rastlıyorsunuz nerdeyse. Sokaklar huzur verici, gürültü patırtı yok, enfes bir atmosfer var.
Küçük Venedik (Little Venice), Mikonos’un en güzel yer. Kıyı boyunca uzanan mekanlar tıklım tıklım dolu. Sahile vuran dalgalar yer yer mekanların önüne kadar sularını bırakıyor. Hemen karşıda yel değirmenlerinin olduğu yerden gün batımını izlemek ve fotoğraf çekmek için yüzlerce insan sıralanmış. Bu kadar kalabalığa rağmen insanı rahatsız etmeyen bir atmosferi var yine de.
Olağanüstü güzel bir gün batımıyla günü bitirdim. Santorini’ye ayrılan zamandan daha önce gemiye döndüm ben.
Vizesiz Yunan adaları gemi turu hayatımın en keyifli gezilerinden biri oldu. Patmos, Girit, Santorini, Mikonos ve başkent Atina çok güzel yerler. Gemi turu hem romantik, hem karadan gezilerden farklı olarak yorucu değil. Her yaşa da tavsiye ediyorum.
Geçen yaz sonu ben de katıldım 🥰💙 herkese tavsiye ederim, sevgilinizle giderseniz çok keyif alırsınız, yalnız adaların bazıları çok kalabalık instagram fotoğraflarındaki gbi değil her yer insan uzakdoğulu çok var, fotoğraf çekmek için çok sıra bekliyorsunuz.
Kapsamlı bir yazı olmuş teşekkürler. Tatilsepeti turlar arasında en iyisi bence de.
Kemal abi gerçekten muhteşemsin seni sürekli takipteyim.. Yunan adalarına gitmek nasip olmadı ama hayırlısı bakalım.
Blogunuzdaki yazıları okunca gerçekten çok keyif alıyorum! Teşekkkürler.
Harika bir yazı olmuş gemi çok iyi bir alternatif 🙂
Çok güzel bir yazı olmuş teşekkürler. Gemi turu her zaman yapmayı isteyip bir türlü cesaret edemediklerim arasında yer alıyor. Ancak en kısa zamanda tecrübe etmek istiyorum, yazınız ilham verdi.
Yazı harika olmuş elinize sağlık. Samos adası için ben de bir şey demek istiyorum. İzmirliler Samos adasına gidip orayı gezip Ryanair ile çok ucuza Avrupa’nın birçok ülkesine gidebilirsiniz. Ben geçen hafa 2 Euro’ya Venedik’e gittim 🙂
Bazen bu düşük bütçeli havayollarını anlamak imkansız. 2€’ya ancak kahve içebilirken bir ülkeden diğerine uçabiliyorsun. 🙂
Merhaba sanki bu sene vizesiz y.adalari turu yok
SİTENİZ GERÇEKTEN ÇOK KEYİFLİ EMEKLERİNİZE SAĞLIK…
Harika olmuş yazı. Gemi turunu fırsatı olan herkes deneyimlemeli. Kısa zamanda çok yer görmek isteyenler için de gemi turu iyi bir seçim.