Angkor Wat, Kamboçya’nın Siem Reap şehrinin 5,5 km kuzeyindeki ormanların derinliklerine gizlenmiş oldukça mistik ve esrarengiz bir tapınak. Angkor Arkeoloji Parkı’ndaki gökyüzüne uzanan zarif kuleler, ‘insan beyninin bugüne kadar tasarladığı en görkemli, en uyumlu yapıt’ olarak nitelendiriliyor.

Elliden fazla tapınağın içerisinde yer aldığı Angkor Wat, 630 yıl hüküm süren Khmer Krallığı döneminde yaklaşık 30 yılda inşa edilmiş. dizaynındaki uyumluluk ile Antik Yunan ve Roma mimarisi ile kıyaslanırken, mimari ve sanatsal açıdan da Piramitler, Machu Picchu ve Tac Mahal ile aynı kategoride anılan tapınak 1992’den bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alıyor.

Angkor Wat
Angkor Wat gündoğumu

Angkor Wat Hakkında Bilgiler

Angkor Wat, aslında Khmer İmparatorluğunun dinsel eserlerle dolu bir şehri. Khmer dilinde ‘Angkor‘ şehir anlamına geliyor, ‘Wat‘ ise tapınak demek. ‘Angkor’ dediğimiz zaman, yüze yakın, tapınak, mezar veya antik kalıntının bulunduğu 1000 km karelik bir alanı aklınıza gelsin. ‘Angkor Wat‘ dediğimiz zaman ise bu eski şehrin en önemli tapınaklarından birisini anlamak gerekiyor.

Efsaneye göre Kamboçya; denizlerin hâkimi, ulu ejder Naga’nın kızı ile Brahman Hintli genci Kaudinya birlikteliğinden meydana gelir. Kaudinya bir gün teknesiyle dolaşırken prensesi görür ve âşık olur. Prensesin babası denizlerin hâkimi Naga, kızına evlilik hediyesi olarak, egemenliği altındaki bölgenin tüm sularını kendisine çekip ortaya çıkan bu toprakları verir ve Kambuja Krallığı böylece kurulur.

Malta

Angkor Wat, ihtişamlı bir zenginliğin hükmeden Khmer Kralı II. Suryavarman (1113-1150) tarafından 12. yüzyılda Hindu tanrıları Shiva, Vishnu ve Brahma adına yapılmış. Kamboçya’nın ulusal bayrağına da işlenmiş olan çarpıcı yapı, 13. yüzyılda Hindu tapınağından Budist tapınağına dönüştürülmüş.

Angkor Wat Tapınakları, 12. yüzyılda 1 milyondan fazla insanın yaşadığı, 82 hektarlık bir alanda kurulu bir alana yayılıyordu. Angkor Antik Kenti, düzgün şehircilik planlarıyla geniş bir su dağıtım şebekesi kuran Khmer halkının zirveye ulaşmış yontma taş işçiliği ve yapı sanatının izlerini taşıyor.

Güçlü Khmer Krallığının başkenti ve gücünün simgesi olan Angkor Wat, yalnızca büyüklük olarak değil, aynı zamanda su üzerine inşa edilmesi bakımından da şimdiye kadar gerçekleştirilen en çarpıcı mühendislik projelerinden biri.

Angkor Wat’ı çevreleyen ve uzaydan görülebilecek kadar büyük, içi su dolu devasa bir hendek antik yapının çevresini sarıyor. Hendekler, Hindu tanrılarının evi olan Meru Dağını çevreleyen denizleri temsil ediyor. Yapay su kanallarının büyüğü olan West Baray, 8 kilometre uzunluğunda ve 2,4 kilometre genişliğinde.

İnanılmaz mühendislik becerisiyle toplanan nehir ve yağmur suyu, nüfusu 1 milyona yaklaşan dönemin en büyük endüstriyel şehrinin susuzluğunu gidermek içinde kullanılıyordu. Ayrıca bu sistem Khmer’de para yerine geçen pirinci sulamak için de kullanılıyordu.

Angkor’un hükümdarlarının neden burayı terkedip modern Phnom Penh’e yerleştikleri bilinmiyor. Teoriler, 13. yüzyılda komşu ülke Siam Krallığından gelen baskı ve saldırıların artması ve buna karşı daha fazla dayanamayan krallığın Angkor’dan şimdiki başkent Phnom Penh’e taşındığı yönünde. Ancak yine de bu gizem yüz yıllardır bilim adamlarının kafasını kurcalıyor.

Bazı bilim adamlarına göre şehrin özenle hazırlanmış su sisteminin çöküşünün Angkor’un sonunu getirmiş olabileceği yönünde. Bir kaç zayıf muson yağmuru ve ormanların azalması sebebiyle artan su baskınları sonucu tıkanan kanallar gibi doğal sebepler dolayısıyla Phnom Penh’e yönelmenin sebebi olabileceği düşünülüyor.

Dört asır boyunca terk edilmiş ve orman tarafından sarılıp sarmalanmış olarak kalan bu kadim tapınaklar, 1858’de Fransız doğa bilimci Henri Mouhot tarafından yeniden keşfedilmiş. Her ne kadar tapınaklar Khmer yerlileri ve yine zaman zaman bu bölgeye uğrayan batılılar tarafından bilinse de tüm dünya Angkor’un varlığını Mouhot’un kitabını yayınlamasıyla duyar. Angkor’dan ‘Görülmeden ölünmez’ diyerek kitabında bahseden bilim adamı keşfinden bir sene sonra vefat eder.

Kamboçya’da balta girmemiş ormanların kalbinde yer alan tapınağın üzerinde toplanmış topraklar ve vahşi otlar, 20. yüzyılda temizlenmiş. 1970-80 arasında Kızıl Kmerler döneminde bakım çalışmaları dursa da 90’lı yıllar sonrasında UNESCO Listesine girmesiyle restorasyon çalışmaları yeniden başlamış.

Dünya Mirası bölgesi listesine eklendiğinde aynı anda tehlikede olan miras bölgeleri listesine de eklenmiş. Bu muhteşem bölge yasadışı kazı çalışmalarıyla ve hatta mayınlarla döşenerek çok büyük bir tehlike altına girmiş. 1993’te UNESCO Angkor’u korumak ve restore etmek adına dev bir seferberlik başlatmış

Nihayet verimli çalışmalarla 2004’te Tehlikede Olan Dünya Mirasları listesinden çıkartılabilmiş. Alman Apsara Koruma Projesi (GACP) koruyucu melek heykelleri ve duvar heykellerini koruma altına almış. UNESCO, Kamboçya yetkilileriyle birlikte çalışarak turizmin ve çevre geliştirilmesinin bu bölgeye zarar vermemesi adına halen Angkor’un geleceğinde önemli bir yere sahip.

İhtişamlı günleri geçtikten sonra bile Angkor Güneydoğu Asya ve ötesinden gelen Budistler için önemini yitirmemiş. Bugün de bölge her düşünceden yaklaşık yılda 1 milyon ziyaretçiyi kendisine çekiyor.

Angkor Wat Tapınakları

Angkor Şehri, devasa bir genişlikte bir alana yayılıyor. Khmer halkının ruhunu yansıtan ve satırlara sığmayacak güzellikleri barındıran antik şehrin gezisi için bir haftanın bile az, ancak siz 1 tam gününüzü ayırırsanız büyük bir bölümünü gezmiş olursanız. Antik yapılara ilginiz varsa 2 günde ayırın.

Angkor Arkeolojik Park’ını gezmek için tuktuk, bisiklet, klimalı tur otobüsleri veya taksi kullanılabilir. Genellikle Angkor’un en meşhur bölgelerini görmek için Sieam Reap şehrinde tur alınarak geziliyor. 3 tekerlekli motosikletlerin modifiye edilmesiyle hazırlanmış, pratik ve ekonomik bir transfer aracı olan tuktuk Güney Asya’da sık kullanılıyor.

Daha bilinmedik ve standardın dışındaki bölgeler için araç veya motosiklet kiralayabilirsiniz. Ben tur almak yerine 1 Taylandlı ve 2 Japon arkadaşımla birlikte, şöförlü tuktuk kiralayıp Angkor Wat’ı gezdim. Balon turları ise gökyüzünden muhteşem bir perspektifle eşsiz bir Angkor manzarası sunuyor.

Angkor Wat Tapınaklarında günbatımı izlemek Siem Reap’ta yapılacak en popüler aktivitelerden biri. Angkor Wat turu öncesi Tonle Sap Nehri üzerinde yer alan yüzen köylerin olduğu Tonle Sap Gölü ve Angkor Wat günbatımı turu satın aldım. Aynı bilet ertesi gün gün batımına kadar geçerli.

Sabah erkenden kalkıp, kiraladığımız tuktuka atlayıp olağanüstü gün doğumu manzarası ile birlikte mistik havaya kendinizi kaptırıp, sonrasında gezmeye başlayın. Bölgede bu kadar çok tapınak varken önce en önemlilerinin görülmesi, kalan vakit ile birlikte diğer yerlerin ziyaret edilmesi tavsiyem.

Angkor’da bulunan tapınakların en ünlüsü, içlerinde en büyük olanı Angkor Wat. Etrafı gülümseyen insan yüzleriyle kaplı olan Bayon ile birlikte Preah Ko, Bakheng, Koh Ker, Banteay Srei, Klang, Baphuon da ilgi çekici tapınaklar arasında bulunuyor.

1. Angkor Wat

Angkor Wat Temple
Angkor Wat Temple
Angkor Wat gezisi

Angkor Wat, 630 yıl hüküm süren Khmer Krallığı döneminde inşa edilen elliden fazla tapınağın içerisinde en çok bilineni. Angkor Wat inşa edildiğinde, dünyadaki Orta çağ dini yapılarının hiçbirine benzemiyordu. Angkor Wat, göğe yükselen lotus çiçeği biçiminde ve her biri 55 metre yüksekliğinde olan beş kuleden oluşuyor.

Avrupa’daki herhangi bir katedralden çok daha geniş olan Angkor Wat, dünyadaki en büyük tapınaklardan biri olma unvanını koruyor. Hem Kral II. Suryavarman’ın mozolesi hem de Tanrı Vishnu’ya adanmış bir Hindu Tapınağı olan bu yerin yapımında, Mısır Piramitleri’nden daha çok taş kullanılmış ve her taşın üzerine kabartmalar işlenmiş.

Khmer mimarları ana yapı malzemesi olarak kumtaşı kullanmış. İç tapınağın dış duvarlarında toplamı 800 metreyi bulan rölyefler var. Yapıdaki her şey simetrik, sağda ne varsa solda da aynısı var. Diğer birçok tapınağın aksine burası batıya bakıyor.

2. Angkor Thom

Angkor Thom Tapınağı

Angkor Thom, Angkor Wat’tan sonra inşa edilmiş olan 700 yıllık bir tapınak. Kmer İmparatorluğu’nun son başkentiydi. İyi ruhlar ve iblislerin kabartma resimleriyle bezeli kapıları olan tapınağın o dönem yaşanan bir savaşla yıkılan antik başkent Yasodharapura’nın üzerine inşa edildiği düşünülüyor.

Bu tapınağın ana merkezi olan Bayon’da yer alan 54 kule, antik krallıktan 54 bölgeyi simgeliyor. Duvarlarında 11 binden fazla rölyeflerin yer aldığı bu tapınakta, anlatılan hikâyeleri tasvir eden bazı rölyeflerin uzunluğu ise 120 metreyi buluyor. 12. yüzyılın sonunda Kral VII. Jayavarman tarafından inşa edilen tapınakta yer alan 216 gülümseyen yüz ile Bayon’un her şeyi görüp kontrol etme gücüne sahip olduğuna inanılıyor.

3. Ta Prohm

Ta Prohm Thomb Rider Temple
Ta Prohm (Thomb Rider Temple)

Ta Prohm, Angkor’daki en çok ilgi çeken tapınak. Angelina Jolie’nin, Tomb Raider filmlerinde bu tapınak film seti olarak kullanılınca en çok bilen tapınaklardan biri oldu. Kral VII. Jayavaman’ın annesine 1186’de yaptırdığı bu tapınak bölgesinde 10 bin kişinin yaşadığı düşünülüyor.

Zamanla tapınak terk edilince, doğa hızla yenilenip, tapınak üzerinde büyüyen devasa Banyan ağaçları kökleriyle tapınağı neredeyse yutmuş. Tapınağı sarmalayan dev kökler dünyada bir eşi daha olmayan görüntüleri gözler önüne seriyor. Restorasyon çalışmalarında birçok bitki ve ağaç temizlenmiş olsa da bu ağaçların kökleri tüm tapınağı sardığından temizlenmesi mümkün olmamış.

4. Baphuon Tapınağı

 Wat Baphoun
Wat Baphoun Temple

Baphuon Tapınağı, Angkor tapınakları içinde en eski olanı. 11. yüzyılda II. Udayadityarvarman tarafından Tanrı Şiva’ya adanan bu 3 katlı tapınak, bu alanda ayakta kalan tek Hindu tapınağı. Bir zamanlar Angkor’daki en görkemli tapınak olan bin yaşındaki Baphoun, 1950’lerde çökmenin eşiğine gelmiş.



Anıtı kurtarmanın tek yolunun tapınağın parçalarına ayırmak olduğunu düşünen Fransız arkeologlar 1960’larda, tapınaktaki her biri birbirinden eşsiz tasarlanmış taşları söküp numaralandırarak ormanlık alana yaymışlar. İç savaş nedeniyle kesintiye uğrayan restorasyon çalışmaları kesintiye uğramış.

1975’te iktidarı ele geçiren Kızıl Kmerler anıtın inşası için gerekli olan kayıtları imha edince dünyanın en büyük ve en zor yapbozu başlamış. Restorasyon’a 1995 yılında yeniden başlayan ekip, aralarında harç kullanılmayan ve her taşın yeri özel ve ayrı olan dünyanın en büyük 3 boyutlu yapbozu üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.

5. Banteay Srei

Banteay Srei, 10. yüzyılın ikinci ayrısında inşa edilmiş, Kadınlar Tapınağı olarak da anılıyor. İyi korunmuş bu tapınakta kullanılan kızıl kumtaşı üzerine yapılmış olağanüstü taş kabartmalarına kadın eli değdiği belli. Klasik Kmer sanatının tacı olarak kabul edilen Banteay Srei Tapınağı, Angkor Wat’ın yaklaşık 40 km uzağında yer alıyor.

6. Phonom Bakheng

Phonom Bakheng Temple
Phonom Bakheng Temple
Angkor Wat Kemal Kaya

Phonom Bahheng, 10. yüzyıl başlarında Bakheng tepesinde kurulmuş bir tapınağa istenirse fillerin üzerinde gelinebiliyor. Phnom Bakheng Tapınağı, diğer Angkor tapınakları kadar görkemli olmasa da tepe bir yerde inşa edildiğinden günbatımının en güzel izlendiği yerlerden birisi.

Her akşam, günbatımı öncesi yüzlerce ziyaretçi, 20 dakika süren bir yürüyüşle tepeye akın ediyor, çıkması pek de zor sayılmaz ama yorucu denebilir. Günbatımı manzarası, bulutlardan ve hava durumundan dolayı beklediğim gibi olmasa da mekanın atmosferi bile başlı başına burasını ziyaret etmeye ve anı yaşamaya değer.

Günün son aktivitesi olarak, 67 metre yüksekliğindeki tapınaktan Angkor Wat’ın ihtişamını ve güneşin batışını izlemek için yer bulmak pek de kolay değil. Gün içerisinde Angkor Wat turu yapanlar, öğleden sonra saat 3 sonrası buraya gelip hem erkenden yer kapıyorlar. Bana kalsa o kadar erken gelmeye gerek yok.

Ellerinde kocaman kameralar, havanın kararmasıyla ile ortaya çıkan şahane kızıllığa, koro halinde yükselen ‘Ooooo’ sesleriyle tepki veren Uzakdoğulu turistlerin arasında, hoş bir günbatımı izlemek eğlenceli ve ilginç bir deneyim oldu.

Günbatımını izlemeye giden patikanın girişinde çok sayıda çocuk bir şeyler satmak için çabalıyor. Satılacak bir takı, 1 şişe su veya bir posta kartı bu çocukların o gün aç yatıp yatmayacağını belirleyecek. Marketten su veya postaneden kart almaktansa bu çocuklara destek olmak daha iyi bir fikir.

Günbatımı manzarası, bulutlardan ve hava durumundan dolayı beklediğim gibi olmasa da, mekanın atmosferi bile başlı başına burasını ziyaret etmeye ve anı yaşamaya değer.

Angkor Wat giriş ücreti ve ziyaret bilgileri

Angkor Wat Tapınaklarına 1 günlük giriş ücreti 20$, 3 gün park ziyareti için 40$ ve 7 günlük ise 60$. 12 yaşın altındaki çocuklar pasaportlarını gösterince ücretsiz giriş yapabiliyor. Girişte web kamera ile fotoğraf çekilip bir kimlik kartı hazırlanıyor.



Her girişte kart göstermek zorunlu, kartını kaybedenler yeniden ödeme yapmak zorunda. Gündoğumu saat 06.00 civarında olduğundan öncesinde giriş yapmanız iyi olur. Akşam 17.00 itibariyle giriş kartı alındığında ertesi gün aynı saate kadar geçerli oluyor. Bu şekilde zamanı olmayanlar gün batımını 1 gün öncesinde izleyebiliyor.

Angkor Wat nasıl gidilir

Siem Reap, Angkor’a giriş kapısı, düzgün ve temiz sokakları, her bütçeye hitap eden konaklama seçenekleri, dünya mutfağından lezzetleri tadacağınız çok sayıda restoranları, akşamları dolup taşan barları ile eğlenceli bir şehir.

Yeşilin bin bir çeşidiyle sarmalanmış, ortasından nehir geçen, 80 bin nüfuslu bu şehir ‘Siem Reap’, Khmer dilinde ‘Siam yenildi’ anlamına geliyor. yüzyılda, Taylandlılar tarafından işgal edildikten sonra, Khmerlerin ani bir baskınla şehri geri almalarından sonra bu isim konulmuş.

Kamboçya’nın geleneksel dansı olan Apsara gösterileri yapan restoranlarda açık büfe akşam yemeğinin bedeli 15$’ın altında. Gündüzün tapınak duvarlarındaki benzersiz oymalarda görünen Apsara dansçılarını, lezzetli yemekleri tadarken izlemek eğlenceli.

Oymacılık sanatının gelişmiş olduğu bu şehirde Artisans d’Angkor’a uğrayıp etkileyici sanat eserleri hediye olarak alınabilir. Şehirin 5 yıldızlı lüks otellerinde Türkiye’dekinin üçte biri fiyata konaklamak mümkün.

En turistik sezon aralık ve ocak ayı. Yağmurlar az ve iklim şartları rahat. Mart-mayıs arası ise sıcaklıklar 40 dereceyi bulabiliyor, nisan ayında en üst noktalara çıkıyor. Ardından mayıs-haziranda muson dönemi başlıyor. Muson’da gidilmesi pek tavsiye edilmiyor.

Haziran ve Ekim arası havanın yağmurlu olacağını unutmamalı. Muson sonrasında yağmur mevsimi Ekim ayına kadar devam ediyor ama çok aralıklı olarak yağdığından hazırlıklı ziyaretçileri rahatsız etmez. Kasım ve Şubat ayları ziyaret etmek için en uygun zamanlar.

Siem Reap şehrindeki uluslararası havalimanına bölgedeki birçok ülkeden uçuş bulmak mümkün. Kamboçya’ya Türk Hava Yolları’yla Bangkok aktarmalı olarak ya da Thai Hava Yolları ile gidilebiliyor. Tayland’dan 7 saatlik karayolu ile gelmek diğer bir seçenek.

Hemen yanında bulunan Siem Reap’e ulaşım Phnom Penh’den otobüs ve taksilerle düzenli olarak yapılıyor. Botla ulaşmak isteyenler de yolda olduğu gibi yaklaşık beş yada altı saat içinde ulaşabilirler.

Dünyanın bu en büyük dini yapısını gezerken, şimdiye kadar gezdiğiniz tarihi yerlerini unutmanız gerek. Birçok cami, katedral, tapınak görmüş olabilirsiniz, ancak Angkor Wat, şimdiye kadar gördüğünüz hiç bir dini veya tarihsel yapıyla karşılaştırılmayacak kadar şaşırtıcı.



Khmer halkının ruhunu yansıtan Angkor Wat satırlara sığmayacak güzellikleri barındırıyor. Arkasındaki hikâyeleri yaratan kültürü tanımak, mistik ve gizemli bir dünyanın içinde yürüyor olmak bambaşka bir deneyim.

*Bu yazı Guest Dergi Eylül sayısında yayınlanmıştır.

Day 633: Kamboçya:27, Angkor Vat, Siem Reap, 26 Nisan 201

48 Yorumlar

  1. Yillarca hep filmlerde gorurdum ruya gibi derdim.olaganustu mistik bir yer. İnsallah 17 Kasim’da Tayland’dayim Taylandlı esim ile birlikte Udon Thani’den kendi aracımız ile gitmeyi dusunuyoruz. Burayi gezmek nasip olur insallah. Sonra ikinci hayalim Machu Pichu olacak. 🙂

  2. Su an Siem Reap’tayim Angkor Tapinaklari’ni 3 günde gezdim. Gezim sırasında Tapinaklarin mimarisiyle birlikte duvarlarina nakış nakış işlenmiş 7inci yuzyil ve sonrası yasamlarin sanatsal calismanin emegiyle butunlestirerek bu gune tasinmasi, sirri büyük mühendislik projesi olduğu görülüyor.

    Tapinaklarin görkemi, büyüklüğü duvarlarina islenmis asparalarin sunumu karsisinda gorduklerim aldi beni. Bin yil oncesi yasamis insanlarin icine birakti. Harika. Buradayim uzun surede Siem Reap ta olmayi düşünüyorum.

  3. Gez gez bitmeyen bir yer burası. O yüzden öyle yarım günde gezerim diyorsanız yanılıyorsunuz. Doğrusu en az 2 gün ayırmak derim ben.

Yanıt yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz