Gardens By The Bay, dünyada daha önce eşi ve benzerini görmediğim bir yer. Kendimi tam olarak Alice Harikalar Dünyasında hissettim. Yeşilin her tonuna sahip Gardens By The Bay, Güneydoğu Asya’nın parlayan yıldızı Singapur‘a gelenlerin kendilerini bambaşka bir dünyada hissetmelerine neden olacak büyülü atmosfere sahip.
Bitkilerin insanlarla olan ilişkisini ve türlerin ekosistemdeki yeri ve çeşitliliğinin baz alındığı iki ana temadan oluşan park, renkliliğiyle görenleri kendine hayran bırakıyor. Zıtlıkların mükemmel bir uyum içerisinde sergilendiği ülke Singapur’da, yaklaşık 101 hektar büyüklüğünde, yeşillikler arasında huzur veren bu doğa parkı, çok sayıda tasarım ödülüne de sahip.
Singapur Marina Bay Hotelin hemen arkasında yer alan Gardens By The Bay, görenlerin kendisini Avatar filminde sanmasına neden olacak kadar muhteşem bir atmosfere sahip.
Singapur’un bir diğer adı olan ‘Bahçe İçindeki Şehir’ unvanına yönelik yapılan çalışmalardan biri. 101 hektarlık geniş bir alana yayılan ve 3 ana alandan oluşan bahçe, Singapur Botanik Bahçesi’nden sonra ülkede turistlerin en çok ziyaret ettikleri yerler arasında.
Bir önceki Singapur ziyaretimde etkileyici Flower Dome bölümünden çokça vakit geçirince, Cloud Forest için sadece dışarıdan izlemeye ancak vaktim olmuştu. Bu son ziyaretimde ise her bir tarafını vakitlice gezme fırsatı buldum. Singapur gezisinde ilk sıralara konması gereken benzersiz bir yer burası.
Gardens By The Bay, Singapur
Gardens By the Bay, Singapur’un yeşil bir ülke olmaya ne kadar özen gösterdiğine dair muhteşem bir örnek. Bitki çeşitliliği ve insan eliyle doğanın ne kadar güzel yeniden yaratılabildiği konusunda beni çok etkiledi.
Singapur Ulusal Parklar Kurulu, Singapur’u ‘şehir içinde bahçeden’, ‘bahçeler içerisindeki şehre’ dönüştürme ve Asya’nın en yeşil ülkesi olma fikriyle yola çıkmış ve 2006’da bahçe tasarımı için uluslararası bir tasarım yarışması düzenlemiş.
Singapur’un 21. yüzyılın, mükemmel bir tropik doğa içerisinde çalışma ve yaşama imkanı sunan global şehri olmak adına düzenlenen yarışmaya 24 ülkeden, 35’i Singapur’dan olmak üzere 70 başvuru yapılmış. İkisi de İngiltere’den olmak üzere kazanan iki proje 2006’da açıklanmış.
Proje, halka sergilenmiş ve 10 bin kişinin üzerinde ziyaret almış. Ziyaretçilerin fikirleri de alındıktan sonra Gardens by the Bay parkı 2011’de ziyarete açılmış.
Singapur, ‘Bahçe Şehir’ ya da ‘Bahçe İçindeki Şehir’ isimleriyle de anılıyor. Çok küçük bir yüzölçümüne sahip olmasına rağmen, tüm topraklarının %47’sinden fazlası yeşil alandan oluşan Singapur, görenlerin başını döndürecek güzelliklere sahip tema parklarıyla da adından sıklıkla söz ettiriyor.
Açık ve kapalı alanlarda muhteşem bir bitki şölenine ev sahipliği yapan Gardens By The Bay, her gün saat sabah 05.00 ile gece 02.00 arasında ziyaret edilebiliyor. Yine de kapalı alanların ziyaret saatlerini gitmeden web sitesinden kontrol etmekte fayda var. Ben ziyaret ettiğimde akşam saat 21.00’de kapanıyordu.
Yeşilin her tonuna sahip ve gelenlerin kendilerini bambaşka bir dünyada hissetmelerine neden olacak kadar ilginç bir tasarım olan Gardens By The Bay, ‘Bitkiler ve İnsanlar’ ve ‘Bitkiler ve Gezegenler’ olmak üzere iki ana tema üzerine tasarlanmış.
Bay South Garden, Gardens By the Bay’ın en geniş bahçesi. Orkidenin yapısına benzeyen dizaynıyla bahçe sanatının en güzel örneklerini sunuyor. Sürdürülebilir bina teknolojisinin enerji verimliliğini göstermek amaçlı kurulan kapalı salonlar Cloud Forest ve Flower Dome parkın en göz alıcı yerleri.
Cloud Forest
Cloud Forest, parkın bana göre en görkemli ve dikkat çeken yeri, adeta Babilin Asma Bahçelerini andırıyor. Kapalı alanda yer alan insan yapımı, yaklaşık 42 metre yüksekliğindeki Cloud Mountain ve dünyanın en büyük iç mekan şelalesi, yemyeşil örtüsüyle görünce ağzımı açıkta bıraktı.
Doğrusu hiç de böyle bir şey beklemiyordum. Çoğu seyahatime araştırma yapmadan gittiğim için, göz göze geldiğim ilk şeyler beni çok daha etkiliyor. Deniz seviyesinden 1,000-3,000 metre yükseklikte yetişen bitki türlerinin yanı sıra çeşit çeşit bitkiler bir arada görülebiliyor.
Cloud Mountain‘ın (Bulut Dağı), 3 kattan oluşuyor ve zemin katında deniz seviyesinde yetişen bitkiler; Secret Garden adındaki orta katta dere kenarında yetişen bitkiler ve en üst kat olan Lost World bölümünde ise daha çok böcek kapan bitkisi gibi egzotik bitkiler sergileniyor.
Hava sıcaklığının farklı katlarında 23-25 derecelerde tutulduğu bu bitki kubbesinin her bir yanında Avustralya Akdeniz, Güney Amerika ve Güney Afrika bölgelerinden bitkiler gözler önünde.
Dağın kendisini gözler önüne seren Skyways yürüyüş yolu ile dışarıdan bu devasa yapıyı daha güzel inceleyebiliyor ve fotoğraflayabiliyorsunuz. Buradan yine Marina Bay bölgesini de görmek mümkün.
35 metreden dökülen Dünyanın en uzun kapalı şelalesi ve daha öne hiçbir yerde görmediğim dokusuyla ilk yüz yüze geldiğimde beni çok heyecanlandırmıştı. Bu milyar dolarlık sürreal tekno-bahçe tema parkının dünyada bir eşi ve benzeri yok.
2,577 cam panelle kapalı olan yapının içerisindeki nem oranı %80-90, sıcaklık ise 23-25ºC. Devasa yapının orta bölümünde yer alan Crystal Mountain‘de sarkıt, dikit ve içi boş kristaller sergileniyor. Bunların çeşitli özellikleri ve nereden alındıklarına dair bilgiler paylaşılıyor. Buradan devam edince çıkışta yer alan odada, 5 derecelik bir sıcaklık artışının dünyamızı nasıl cehenneme çevireceğine dair bir video izleme fırsatı buluyorsunuz.
Benzersiz biyolojik çeşitlilik ve yağmur ormanları modelini sergileyen Cloud Forest, sabah 9 ile gece 21 arasında ziyaret edilebiliyor. Gardens by the Bay giriş ücreti 28 Singapur Doları ve buna Flower Dome ile Cloud Forest dahil. 3-12 yaş arasındaki çocuklar için ise 15$ alınıyor.
Bilim kurgu filmlerinde hissettiren, Gardens by the Bay’in görülmeye değer açık havadaki diğer bir yeri olan SuperTrees ise geceleri bambaşka hissettiriyor. Akşam saat 4 gibi gidip 2 saatte Flower Dome ve Cloud Forest gezildikten sonra SuperTrees’de gün batımı sonrası başlayan müzikli gösterilerle dinlenmek önerim.
Supertrees
Supertrees adı verilen devasa ağaçlar, çok sayıda yan temadan oluşan Gardens By The Bay’de en çok dikkat çeken yenilikçi tasarımlardan biri. Aslında tamamı yapay olan bu ağaçlar tesis için büyük önem taşıyor.
Tema parkı alanındaki diğer bitkiler için gerekli gölgelik alanı sunan bu süper ağaçlar, fotosentez için yeterli güneş ışınını soğurma görevinin yanı sıra, yağmur sularının toplanmasını da sağlıyor. Böylece alandaki bitkilerin sulanmalarını sağlayan oldukça çevreci bir ekosistemin parçası olarak görev yapıyorlar.
Parkın merkez parçaları olan bu ağaçların yükseklikleri 25 ile 50 metre arasında değişiyor. Tamamen yapay olan bu yapılar arasındaki hava köprüleri sayesinde muhteşem bahçe tepeden de gezilebiliyor.
Toplamda 18 adet süper ağacın bazılarının arasında bulunan köprüler aracılığıyla, bahçede kuşbakışı bir gezinti yapılabiliyor. 5SG$ karşılığında asansörle ağaçlardan birinin tepesine kadar çıkılabiliyor. Oradan da ağaçlar arasındaki köprüden mu muhteşem manzarayı yürüyerek izlemek mümkün.
Bu ağaçlar geceleri olağanüstü büyüleci bir manzara sunuyor. Burada bulunan süper ağaçların akşamları “OCBC Garden Rapsodi” adı verilen ışıklı ve müzikli muhteşem gösterileri kaçırılmaması gereken etkinlikler arasında yer alıyor.
Günbatımı sonrasında sergilenen bu ışıklı ve müzikli gösteriler ise tam anlamıyla hayranlık uyandırıcı. Klasik müzik ve ışık gösterileri ile çok hoşuma giden Garden Rhapsody, her akşam saat 7.45-8.45 arasında düzenleniyor.
Alandaki bitkiler için gerekli gölgelik alanı sağlayan, fotosentez için yeterli güneş ışınını soğuran ve yağmur sularını toplayarak sulak alanları besleyen bu ağaçlar geceleri olağanüstü büyüleci bir manzara sunuyor.
OCBC Skyway
OCBC Skyway ise süper ağaçları arasında bulunan, 128 metre uzunluğunda ve 22 metre yüksekliğindeki yürüyüş yolu. OCBC Skyway, hem ışıl ışıl Supertrees arasında gezinmeyi ve ağaçları yukarıdan izlemeyi sağlıyor, hem de Marina Bay’in enfes manzaralarını sunuyor.
Toplamda 18 adet süper ağacın aralarında bulunan geçitler sayesinden bahçe, kuşbakışı bir gezintiye de fırsat veriyor. Akşamları sergilenen ışıklı ve müzikli gösteriler ise tam anlamıyla büyüleyici. Benzersiz atmosfer çok ilginç bir deneyim yaşattı bana.
Açık ve kapalı alanlarda muhteşem bir bitki şölenine ev sahipliği yapan SuperTrees, her gün saat sabah 05.00 ile gece 02.00 arasında ziyaret edilebiliyor. 5SG$ karşılığında asansörle ağaçlardan birinin tepesine kadar çıkılıp, SkyWalk denilen yoldan manzara seyredilebiliyor.
Burada bulunan süper ağaçların akşamları “Garden Rapsodi” adı verilen ışıklı ve müzikli muhteşem gösterileri kaçırılmaması gereken etkinlikler arasında yer alıyor.
Gardens by the Bay giriş ücreti
Dünyanın her yerinden getirtilmiş binlerce bitki türüne ev sahipliği yapan Gardens By The Bay aynı zamanda birçok lüks restoran ve kafelere de sahip. Ziyaretçilerin doğayla iç içe muhteşem zaman geçireceği bu yer, sabah 5’ten gece saat 2’ye kadar kapılarını açık tutuyor. Ancak kapalı iç mekanların ziyaret saatleri sabah 9 ile gece 21:00 arasında.
Gardens by the Bay’in açık hava bahçelerini ziyaret etmek (OCBC Skyway 5 Singapur Doları karşılığında bilet alınabiliyor) ücretsiz ve açık hava alanları sabah 05.00 ile gece 02.00 saatleri arasında açık. Parkın kapalı alanları olan Flower Dome ve Cloud Forest’e giriş ücreti 28 Singapur Doları. Gardens by the Bay’e, Bayfront MRT metro istasyonu önünden kalkan servis araçlarıyla ulaşılabiliyor. Servis ücreti 3 Singapur Doları.
Singapur gezilecek yerler arasında Singapore Botanic Gardens’den sonra turistlerin en çok görmek istedikleri yer olan Gardens By The Bay’i görmeden gelmeyin derim.
🏨 Konaklama tavsiyelerim: Orchard Road’da kalmak isteyenler Orchard Hotel‘de kalabilirler. Clarke Quay’ide nefis konumdaki Paradox Singapore Merchant Court enfes bir tercih olabilir. Marina Bay bölgesindeki ise kaldığım Park Royal Hotel Marina Bay şahane bir tercih.
Hostel tercih edecekler için CapsulePod@Aljunied ve Galaxy Pods Capsule Hotel kapsül otelleri oldukça merkezi. Ayrıca Backpacker Cozy Corner Guesthouse ve Bluewaters Pods 38 Hongkong St radarınızda olsun ✔️
Singapur’un en çarpıcı yeri olan Marina Bay bölgesi geceleri turist akınına uğruyor. Durian şeklindeki Esplanade tiyatrosu, finans bölgesinin heybetli gökdelenleri, deniz kabuk şeklindeki Bilim ve Sanat Müzesi, tepesinde karaya oturmuş dev bir yolcu gemisiyle tuhaf ve devasa yapısıyla Marina Bay Sands otel kompleksi ile burası göz alıcı bir yer.
İlk gezdiğimde zamanım yetmediğinde Cloud Mountain’e çıkamamıştım. Asya’nın en iyi havayollarından olan Singapore Airlines ile İstanbul’dan Filipinler’e giderken 3 gün mola vererek, şehrin daha önce gezemediğim yerlerine zaman ayırdım bu defa. Etkileyici parkın hemen her köşesini detaylıca gezme fırsatım oldu. Yolunuz düşerse Singapur’da yapılacak şeyler listenize ekleyin.
Yorumları çok begendim. Önümüzdeki ay orada olacağım inşallah. Sizin tavsiyelerinizi dinleyeceğim.
Akıl almaz bir güzellik. Fotoğraflara bayıldım. Singapur’da çok sayıda ilginç yerler olduğunu biliyordum fakat buradan yeni haberim oldu.
Görülecek yerler listesine eklendi bile.
Cennet gibi bir yer, bayıldım doğrusu.