Bali Adası, hiç kuşkusuz Endonezya’nın en popüler adası. Dünyanın sanki cennetten kopmuş köşelerinden biri olan Bali, yemyeşil pirinç tarlalarının eşsiz düzeni ile kartpostal görünümlü manzaraları, volkanları, yağmur ormanları gibi doğal güzellikleri, kadim Hindu geleneklerin gölgesinde süren rengarenk bir yaşam ile Endonezya’nın diğer adalarından farklılaşıyor.
Bali, Hindu kültürü görebileceğiniz dünyanın en önemli destinasyonlarından biri. Ada, on binlerce farklı büyüklükte, şekilde ve mimari tasarımda tapınağa sahip. Her biri yılın belli zamanlarında ayrı birer festivale ev sahipliği yapıyor. Dolayısıyla Bali hiç durmayan etkinlikleri, Bali müzik ve dansları, kostümleri ve ritüelleri ile diğer tüm adalardan kendini ayırıyor.
Asya anakarası ile Avustralya arasında uzanan Endonezya takımadaları 5 bin 200 km’lik bir bölgeyi kaplıyor. 273 milyon insan tarafından beş yüzden fazla dil ve diyalektin konuşulduğu ülkenin hemen her adasının kendisine özel bir geleneği ve yaşam tarzı olması Endonezya’yı en ilginç rotalardan biri yapıyor.
Çoğunluğu Müslüman olan Endonezya’daki Hindu azınlığın neredeyse tümü Bali’de yaşıyor. Yirmi bin tapınağın bulunduğu, Tanrılar adası olarak da anılan Bali’de kültür çok büyük bir Hinduizm etkisi altında bulunuyor. Bali Adasında yaşayan halkın çok büyük bir bölümü Hindu.
Bali Hinduizm’i köklerini Hindistan’dan almakla birlikte Budizm’den ve eski Animistik inançtan da etkilenmiş. Adanın her alanına ada halkının inancı olan Hinduizm’in güçlü etkisini görmek mümkün. Her durumda nesnelerin doğalarında iyi ya da kötü ruhlar taşıdığı varsayılıyor. Balililer her sabah tanrılarına adaklar sunuyorlar.
Bali’de Hindu gelenekleri, törenleri ve festivalleri ile ilgi çekici bir yer. İlkbahar ve sonbahar arasında adada yedi önemli festival gerçekleştiriliyor. Bali takvimi Pawukon’a göre düzenlenen festivaller ada halkını turistlerle kaynaştırıyor, şehirleri müzik, renk ve ışık şölenine dönüştürüyor.
Dharma’nın adharma üzerindeki zaferini kutlayan bir Bali tatili Galungan, adanın en önemi seremonilerinden biri. Bali Hinduları Galungan’da ataların ruhlarının dünyayı ziyaret ettiğine inanıyor.
Galungan Festivali
Galungan Festivali, Hindu Saka Takvimine göre her 210 günde bir kutlanan bir bayram. Galungan’ın on günü boyunca, tüm tanrıların yanı sıra yüce tanrı Ida Sang Hyang Widi’nin yeryüzüne inere ve şenliklere katılacaklarına inanılıyor.
İyiliğin (Dharma) kötülüğü (Adharma) yenmesinin şerefine kutlanıyor. Bu günde Bali Tanrılarının dünyaya indiği kabul ediliyor.
Dansçılar tanrıçayı simgeleyen aslan maskesi ve kostümüne bürünüyor. Bu dansın farklı çeşitleri bulunsa da en tehlikeli ve kutsal sayılanı Barong. Çünkü insanları kötü cadı Rangda’dan koruyor.
Balililer atalarının ve ölen akrabalarının ruhunun evlerini ziyaret etmek için geri döndüğüne inandıklarından çeşitli ritüellerle onları karşılamak için hazırlıklar yapıyorlar.
Festival boyunca, adanın dört bir yanında meyveler, hindistancevizi yaprakları ve çiçeklerle süslenmiş ve her evin girişinde sağ tarafa yerleştirilmiş penjor adı verilen uzun bambu direkler yükselmeye başlıyor. Her evin kapısının önünde her biri ruhlar için dokunmuş palmiye yaprağı ile hazırlanmış küçük bambu sunaklar konuyor.
Her 210 günde bir olan bayramın son 10 gününe Galungan ve bunun da son gününe ise Kuningan Günü adı veriliyor. Ben bugün kutlanan Kunningan Gününe denk geldim.
Galungan’da her köyde Ngelawang olarak bilinen bir tören yapılıyor. Ngelawang, kötülüğü ve herhangi bir olumsuz ruhu kovmak için yapılan bir ritüel. Efsanevi bir canavar şeklinde ilahi bir koruyucu olan barong tarafından gerçekleştirilir. Bir kişi tarafından canlandırılan Barong, köyün içinden geçerken evlere davet ediliyor.
Barong’un ziyaretinin, evdeki iyi ve kötü arasındaki dengeyi yeniden sağladığına inanılıyor. Evin sakinleri dans eden barong’un önünde dua ediyor. Barong, festival sırasında tapınak tapınak dolaşıyor, diğer dansçı ve müzisyenler halkı eğlendirirken ani, sürpriz gösteriler sergiliyor.
On günlük festivaldeki son ve zirve etkinliğinin adı Kuningan. Yüce Tanrı Sang Hyang Widi’nin tüm insanlara nimet vermek için yeryüzüne Kunningan gününde indiğine inanılıyor.
Galungan ritüelleri dizisi, Kuningan gününde tanrıların ve tüm ataların kendi krallıklarına dönüşünü sembolize ediyor. Her tapınaktan müzik sesleri geliyor, tapınakların önleri beyaz ağırlıklı giyinmiş kalabalıkla çevrili. Yol kenarlarına tanrılarına sundukları bitkiler ve çiçekler var.
Galungan töreninden bütün aileler bir araya geliyor, tatilin ve kutlamaların keyfini çıkarıyor. Geleneksel kıyafetlerini giyen Balililer, aileleriyle birlikte tapınaklardaki törenlere katılıyor.
Adadaki en önemli dini etkinliklerden biri olan Galungan, Bali’nin eşsiz manevi kültürünün en büyüleyici bölümünü gözlemlemek için en iyi fırsat.
Pura Batukaru
Bali turu yapanların önemli önceliklerinden biri de tapınaklar. Bali’nin en önemli ve büyük tapınaklarından olan Pura Batukaru’yu ziyaret etmek için öğleden sonra üçte motosikletime atladım. Bulunduğum konuma 45 km uzaklıkta olan tapınağa gitmek için yine kılavuzum Google Map. Gayet uzun bir yolculuktan sonra Google Map’i dinleyip tarların arasından geçen yola yöneldim.
Tabi Google Map kullanılabilecek kısa yolları gösteriyor ama yol hakkında hiç mi hiç bilgi vermiyor. 45 dakika boyunca her tarafı çukurlarla dolu yoldan motosikletimle geçmek zorunda kaldım. Ancak yolun sağı ve solu çeltik terasları ve tarlalarıyla dolu. Tarlalardaki yeşilin rengi, ve sulardan yansıyan güneş ışıkları ve gök mavisi renkleri müthiş bir renk cümbüşüyle görsel bir lezzet sunuyordu.
Gidiyordum gidiyordum ama yol bitmiyordu. Yolda kenarlarında, yolun geçtiği yerlerdeki köy evlerinin kapısının önünde oturan insanların dikkatli bakışları ve zaman zaman hello diyerek selamlayışlarına cevaplar vererek yoluma devam ettim. Gökyüzündeki bulutlar oldukça hareketli, önce güneş gitti, sonra hava hızlıca karamaya başladı.
Sanki bütün bulutlar gideceğim yerin üzerine toplanıyor gibiydi. Hava da giderek serinlemeye başlamıştı. Bir yanım geri dön derken diğer yanım inatla devam et diyordu. Sonrasında yağmur yağmaya başladığında ben yağmur ormanlarının içerisinden geçiyordum. Artık serinlik yerini soğuğa bırakmıştı.
İnatla devam edip nihayet sisler içerisinde ve yağmur altında tapınağa vardım.
Bali’de tapınakları ziyaret etmek için yanınızda mutlaka sarong olması gerekiyor. Ayrıca bazı tapınaklarda da belinize bir kuşak bağlıyorlar. Giriş ücreti 10.000 IDR ve ayrıca bağış isteyince toplamda 15.000 IDR (2.8 TL) ödedim.
Karşımda görkemli yapılar bekliyordum ama yanıldım. Belki de buraya çok sıkıntılı yolu aşarak gelmem beklentilerimi artırmıştı. Yağmur nedeniyle hızlıca gezmeye başladım, hava da kararmak üzereydi. Sisler içerisindeki tütsü kokan tapınakta dolaşmak etkileyiciydi. Mistik havayı hissedebiliyorsunuz.
Centre olarak adlandırılan yere doğru yürüdüm, inanılmaz manzara karşımdaydı. Sisler içerisinde görüş alanı sanırım 50 metrenin altı, bir gölet var ve gölün ortasında da yine küçük bir tapınak. Tam gizemli filmlerin çekildiği kare gibi bir yer. Aslında buraya gün içerisinde gelip uzun uzun kalmalı, incelemeli ve gün ışığıyla görmeli.
Bali’de Motosiklet Kazası
Yağmur ormanlarının etkisiyle hava harika, kokusu harika! Acemi bir motosiklet kullanıcısıydım. Ancak yol boyunca kendimi oldukça geliştirdim. 50 kmden fazla yol kat etmiştim tapınağa gelmek için ve çok ama çok kalabalık ve karmaşık yolların yanında bozuk ve engebeli yolları da aşmıştım.
Üstelik yağmur ve siste de motosikleti kullanıştım ancak bu edindiğim beceri akşam otelime dönerken yolda kaza yapmamı engelleyemedi. Kararan hava ve yağmuru da düşününce geri dönmeye karar verdim ve bu defa hızlıca kullanmaya başladım. Neyse ki 3-5 kilometre sonra rakım azaldığından hava ısınmaya ve yağmur ormanlarından uzaklaştığımdan hava da aydınlanmaya başladı.
Hava karamışken ben de otele doğru dönüyordum. Yollar korkunç kalabalık. Çok ama çok dikkatli kullanıyorum ama her yandan motosikletliler dalıyor, çıkıyor, geçiyor, korna sesleri araçların gürültüsüne karışıyor.
Otelime yaklaşırken arkadan motosikletimin tekerine diğer bir motor çarpınca ben hızla ileriye doğru sürüklendim. Frene bastım ama ne fayda, bir anda motoru bırakıp taklalar atarak yere çarptığımı anımsıyorum. Kafamı sert bir şekilde yere çarptığımdan dolayı önce kulaklarım çınladı.
Hızlıca ayağa kalkıp bedenimi dinleyince acı hissetmediğimi fark ettim. Adrenalinden dolayı normaldi. Kolumdan tutup beni kenara çekenler oldu. Sol kolum ve sol dizim kanıyordu ama kırık veya çatlak neyse ki yoktu.
Motorum önce park etmiş bir aracın arka lastiğine sonra da oradan yolun kenarına park etmiş bir motora çarptı. Motorunu yol kenarına park etmiş 50 yaşlarındaki Endonezyalı motosikletimin anahtarını almış ve bana kendi motorundaki çizikleri gösteriyordu.
İngilizce bilmiyor ama bir yandan yanındakilerle konuşup gülümsüyordum. Anahtarı isteyip de bana vermeyince ne kadar istediğini sordum. 100.000 IDR istiyordu. Olmaz polis çağır dedim.
Yanındakiler gerek yok gibisinden işaretler yaptılar. Cebimden sadece 50.000 çıkarıp uzattım. Önce almak istedi sonra vazgeçti. Ben sinirlenmeye başlıyordum ki polis geldi. Derdimi anlatınca 50.000 (10 TL) ver olay çözülsün dedi.
Parayı verdikten sonra amcam bir de el sıkıştı, hani pazarlık tamam, iyi alışveriş gibisinden. Motorumda hasar yoktu, çalışıyordu. Ucuz atlatmak buna denirdi. Hani herhangi bir yaralanma, kırık vs düşününce oldukça tatsız olurdu. Gidiş geliş tek şerit olan yolda çizginin öte tarafına yuvarlansaydım daha farklı ve üzücü olaylar yaşayabilirdim.
Genelde trafikte en korktuğum şey başıma gelmişti. Kendi hatamdan dolayı kaza yapsam sebep sonuç ilişkisiyle olayı kabullenmem daha kolay. Ama siz oldukça ama oldukça dikkatli kullanırken, arkadan birinin gelip size çarpıp size kaza yaptırması ve sonra da kaçıp gitmesi ve sonuçlarını sizin çekmeniz adil değil.
Buna canımı sıkacak değilim, benim için eğlenceli bir gündü, üzerine bir de aksiyon eklendi hani. Gece ve trafiğin çok yoğun olduğu saatlerde motor kullanmamayı öğrendim. Öğrendiğimi uygular mıyım bilinmez tabi. Ey Hindu arkadaşlarım Kunningan gününüz kutlu olsun.
Day 347: Endonezya: 4. Bali, 16 Temmuz 2011
Kemalcim gecmis olsunn…. ucuz atlatmis olmana sevindim… dikkatlisin ama ben yine de yazayimmm kendine dikkat et oralarda… sevgiyle…
hi brother I am very sorry, what happenıed with you. I hope you had a helmet. any way I am glad you are ok, Seda too. be careful next time brother on the roads, your travelling is full of adventures ……. have a great time…
We are ok. We will move to İzmir or Kumluca soon, Arzu has grown up and she is very funny nice sweet…. bye
Wow! Glad to hear you weren’t badly injured. When I worked for the travel insurance company, medical claims for scooter injuries were really common!