Amsterdam, insanı kendisine hayran bırakacak etkileyici bir mimariye ve eğlenceli bir atmosfere sahip güzel bir şehir. Güzel kelimesi aslında Hollanda’nın başkenti Amsterdam‘ı tarif etmek için biraz basit kalıyor. Çünkü bu şehir sadece önemli turistik yerleriyle gezilip-görülecek bir yer değil aynı zamanda sunduğu özgür atmosferi, güvenli sokakları, nefis kafeleri, eğlenceli gece hayatı ve etkileyici müzeleriyle tam da yaşanılacak bir şehir.
Yıllar evvel ilk gittiğimde kış mevsimiydi, soğuk sevmeyen ben yeteri kadar şehrin kişiliğini keşfetme fırsatı bulamamıştım. Oysa bu defa sokaklarında o kadar çok gezdim ve cafelerinde o kadar çok oturdum ki, belki de başka hiçbir şehir şehirde bulamayacağım eski kanalların, tarihi anıtların, mimari güzelliklerin ve gizli sokakların ambiyansının keyfini sonuna kadar çıkarabildim. Dolayısı ile rahat rahat övebilirim şimdi bu çekici şehri.

Amsterdam, bir şehirden beklenebilecek her şeyin tek bir yerde buluştuğu, kültürel zenginliği ve dünyaca ünlü müzeleriyle oldukça ilginç bir şehir, ancak trafik ve ambiyans bakımından ise küçük bir şehir kadar şirin. Kanalları ise şehre çok farklı ve güzel bir hava katıyor.
Amsterdam’ın en güzel yanı ise herkes için mutlaka yapılacak bir şeylerin olması. Dilerseniz kafanızı dinlemek için etrafta biraz gezebilir, bisikletle dolaşabilir, sanat galerilerini gezebilir, hafif marihuana kullanabilir veya biraz romantizm yaşayabilirsiniz. Amsterdam’da bunların hepsi var.
Amsterdam kanal turu, Amsterdam yapılacak şeyler listesinin olmazsa olmazlarından. 17. yüzyılda Amsterdam tarihi merkezi katman katman çevreleyecek şekilde inşa edilen simetrik kanallar günümüze kadar mükemmel bir şekilde korunmuş. 100 km’den uzun olan kanalların üzerinde 1500’den fazla köprü bulunuyor.
Instagramdan takip edin: @yoldaolmak
Amsterdam Gezilecek Yerler
Görülmeye değer yerlerin en bilinenleri şehrin ana istasyonu olan Amsterdam Centraal Station’a yürüme mesafesinde. En fazla belki yarım saat yürümeniz gerekiyor, belki daha az. Şehir merkezi oldukça küçük ve çoğu dar sokaklardan oluştuğundan yürüyerek gezilmesi pek bir güzel. Akan trafiğe özellikle de bisiklet trafiğine özen gösterin. Amsterdam’da kaldırımdan inerken dikkatsizce kendinizi yola atarsanız başınıza bir bisiklet kazası gelmesi sürpriz olmaz. Aman dikkat!
Heineken Experience’te bira yapım aşamasını izleyip ücretsiz bira için. Waterlooplein’de ikinci el mağazalarını gezin. Nisan’da Keukenhof Flower Fields lale tarlalarına gidin. Gouda Peyniri almadan dönmeyin. Amsterdam’ın Cihangir’i olan Jordaan Caddesinde ve Grachtengordel Kanallarında yürüyün.
Red Light District’te gündüz fotoğraf çekip Oude Kerk’i gezin; gece neon ışıkları altında yürüyün. Bitpazarı ve Açık hava pazarlarındaki tezgâhları inceleyin. Wynand Focking likör evinde likör için.
Nine Little Streets’teki minik kafeler ve butikleri gezin, hediyelik alın. Sunday Markt ve Noordermarkt‘tı görün. Coffe Shop‘larda kahve için. İşkence ve Sex müzelerini gezin.
Bloemenmarkt çiçek pazarında renklerin arasında kaybolun. Vondelpark‘ta çimlere yayılın. Concertgebouw‘da konser dinleyin. Nehir ve kanallarda buz pateni yapın. De Looier antika pazarını gezin. Rembrandtplein ve Leidseplein meydanlarını görün. Blijburg plajında denize girin.
Avrupa’nın en görülesi şehirlerinden biri olduğu kadar elliden fazla müzesiyle de Avrupa’nın en zengin kültür ve sanat merkezlerinden Amsterdam’da gezinizin bir bölümünü de müzelere ayırın. Eğer şehrin dışına çıkacak vaktiniz varsa harika yerler var.
Meşhur rüzgârgülleri ve küçük balıkçı kasabalarını da görebileceğiniz Hollanda kırsalında gezinmek isterseniz Zaanse Schans, Marken ve Volendam‘a gidin. Ben bu gezileri normal halk otobüsüyle kendi başıma yapmış olsam da, Amsterdam’dan kalkan yarım veya tam günlük turlar da tercih edilebilir.
Bol manzaralı turlarda, otobüsle ulaşım, balıkçı kasabaları arasında kısa bir bot turu, peynir fabrikası ve tahta ayakkabı üreticilerine ziyaret ve bir tarihi yel değirmenine ücretsiz girişi sunuluyor. Daha da fazla vaktiniz varsa günlük Brugge‘e kaçın veya gidiş dönüş Brugge turuna katılın.
1. Dam Meydanı
Amsterdam’ın ana meydanı olan Dam Meydanı tüm yolların buraya çıktığı, marka yapıların bulunduğu ve önemli aktivitelerin düzenlendiği şehrin en bilinen yeri. Amsterdam’ın tarihi bölgesinde merkez tren istasyonunun 750 metre güneyinde bulunan meydanın etrafı görkemli mimari eserlerle çevrili.
Bir kış günü buz pateniyle dans eden romantikleri fotoğrafladığım Dam Meydanı, yaz başı döneminde yaptığım ziyaretimde capcanlı bir festival alanına dönüşmüştü sanki. Her bir köşede hünerlerini gösteren sanatçılar, sokak ressamları, gösteri ustaları, turistleri ve yerlileriyle tam bir panayır havası yaşatan bir yer.
Amsterdam’ın ana ve en ünlü meydanı olan Dam Meydanı, dünyanın birçok yerinden ziyaretçi akınına uğrayan, şehir etkinliklerinin ve festivallerinin yapıldığı bir numaralı mekân. Meydanın başında duran görkemli bina 1655’te belediye binası olarak kullanılmış, 1808’de ise Kraliyet Sarayı’na dönüştürülmüş.
Sarayın sağındaki 15. yüzyıla ait gotik bir kilise Niewe Kerk ise 15. yüzyıldan bu yana kraliyet düğünlerinin ve taç giyme törenlerinin yapıldığı yer. Diğer bir yanda ise bal mumu heykelleriyle ünlü Madame Tussaud’s Müzesi bulunuyor.
Meydanda bulunan Ulusal Anıt 1956 yılında, 2. Dünya Savaşında hayatını kaybedenler adına dikilmiş ve Hollanda’nın savaşta üstlendiği rolü vurguluyor. Meydan karnaval, şehir etkinliği ve festivallerinin yapıldığı bir numaralı mekân olma özelliği gösteriyor. Gündüzün meydan yeteneklerini sergileyen göstericiler ve sanatçılarla capcanlı. En güzeli meydanın bir köşesine kurulup insanları ve gösteri sanatları yapanları izlemek. Ne de olsa burası şehrin kalbi.
2. Amsterdam Kanalları

Amsterdam Kanalları, şehrin kendine özgü mimarisini yaratmış. Amsterdam, iç içe geçmiş ay biçimindeki kanallardan oluşuyor. Nehirlerin kıyısında, zaman zaman sular altında kalan toprakların üzerinde, suları denetim altına almak için kazılan kanallar üzerine kurulu bir kent olan Amsterdam, kanalların üzerinde yer alan tekne evleriyle sahip olduğu her şeyi avantaja çevirmiş.
Amsterdam bir kanallar şehri. 17. yüzyılda Amsterdam’ın tarihi merkezinin etrafında simetrik bir görüntü oluşturacak şekilde inşa edilmiş ve mükemmel bir şekilde günümüze kadar da korunmuş. Uzunluğu 100 km’den fazla olan UNESCO Mirası Listesindeki Amsterdam Kanalları üzerinde bin beş yüzden fazla köprü var. Şu klasik bisikletli, sağlı sollu tarihi Amsterdam evleri ve köprü fotoğraflarını şehrin her köşesinde çekebiliyorsunuz dolayısıyla.
Yılda 3 milyon kişinin katıldığı Amsterdam Kanal turları, turistler için olmazsa olmaz aktivitelerden biri. Yılda 3 milyon kişinin katıldığı tur seçenekleri arasında ucuz hop on/hop off taksilerinden lüks salon gemilerine kadar pek çok seçenek bulunuyor. Hop on/Hop off su taksileri hemen hemen tüm ana etkinlik bölgelerinde, müzelerde ve alışveriş bölgelerinde duruyor. Botun içinde rahatça keyfinize bakarken bir yandan da Amsterdam’ın en güzel yerlerini görme fırsatınız var.
İsteyene kısa süreli hop on/hop off taksiler, isteyene içki ve yemek ikramları sunan lüks teknelere kadar hem de. Bütçenize uygun birisine katılın. 1 saatlik kanal turu 16€. Hop on-Hop off kanal bot turu günlük bilet 21€. Akşam yemekli kanal turu 79€. Dahasını isteyenler için ise tiyatrolar, komedi, caz, blues kanal turlarının da bulunduğu Amsterdam’da, zevkiniz ne olursa olsun mutlaka sizin için bir şeyler var.
3. Red Light District
Red Light District, Amsterdam’ın canlı ve renkli kişiliğe ciddi katkı sağlayan bir eğlence bölgesi. Bir zamanlar artan uyuşturucu kullanımını kontrol edemeyen devlet, bunun sorumlusu olarak kendilerini görmeye başlayınca, sorunu kökten ve kontrollü çözmek amacıyla Red Light Bölgesini yaratmış. Böylelikle hem şehrin dünyaca ünlü bir cazibe merkezi olmasını sağlamışlar, hem de legal ve kontrol edilebilir bir eğlence dünyası kurmuşlar.
Yasal fuhuş sunan ve vitrinlerinde yarı çıplak kadınları olduğu genelevler, seks shoplar ve tabi ki bolca cannabis bulunan kafelerin sıralandığı bir bölge burası. Kırmızı neon ışıklarıyla aydınlatılan cafelerin yoğunlukta olduğu bölgede hayat burada gün batımı sonrasında başlıyor, en hareketli saatler ise gece yarısı, sabaha karşı da gittikçe sakinleşiyor. Nefis cafe ve barları var. Dünyanın her lezzetini bulabileceğiniz restoranlar ve atıştırmalıklar sunan dükkanları deneyin.
4. Rijksmuseum
Şehrin önemli eserleri barındıran büyük müzeleri Museumplein adı verilen bölgede toplanıyor. Museumplein’in gözdesi Hollanda’nın Ulusal Sanat Galerisi Rijksmuseum’u görmek Amsterdam’da yapılacak şeylerin başında geliyor (17,5€). Rembrandt, Vermeer, Frans Hals ve Jacob van Ruysdael gibi dünyaca ünlü sanatçıların eserleri bulunuyor. En bilinen tablolar ise Rembrandt’ın The Night Watch ile Vermeer’in The Milkmaid eserleri.
5. Van Gogh Müzesi

Vang Gogh Müzesi, dünyanın en geniş Van Gogh koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Amsterdam müzeleri alanı olarak adlandırılan Museumplein bölgesinde, Rijksmuseum’ın hemen arkasında yer alan müze, Hollandalı sanatçının eserlerinin kronolojik olarak sergilendiği ve sanatının gelişim sürecini gözler önüne seriyor. Müzede yer alan en ünlü eserler ise ‘Bedroom in Arles’ ile ‘Sunflower’ çalışmaları.
Van Gogh’un resimlerinin yanı sıra, 19. yüzyıl sanatçılarının eserleri ve sanat tarihi ile ilgili çeşitli çalışmaların yer aldığı sergiler de bulunuyor (17€). Hemen müzenin dışında ise büyük bir park bulunuyor ve burada ayçiçeği kurabiyeleri, resimler ve içecek satan dükkanları bulabilirsiniz.
6. I Amsterdam
I Amsterdam, Amsterdam’ın en çok fotoğraflanan, önünde hatıra fotoğrafı çektirilen noktası. Museumplein bölgesinde, Rijksmuseum’dan hemen sonraki parkta yer alıyor. Siz de klişe olun ve biraz kalabalık olsa da insanın boyunu geçen harflerin üstüne çıkın, arasına karışın ve Amsterdam’a gelişinizi burada ölümsüzleştirin. Benim tavsiyem d harfinin içerisinde fotoğraf çektirin.
7. Anne Frank Müzesi

Anne Frank Evi, savaş sırasında bir günlük tutmuş Yahudi kızı Anne’ye adanmış bir müze olarak ziyarete açık. 1942’de Nazilerden saklanan Yahudilerden olan Frank ve Van Pels aileleri, 25 ay boyunca bu binadaki gizli bir dairede katliamdan uzak gizli bir hayat sürdürmüşler. Anne Frank da, 1942 ile 1944 yılları arasında burada saklandığı süre boyunca yaşadıklarını günlüğüne kaydetmiş.
Nazilerden saklanmayı başarmışlarsa da yakalanarak Belsen veya Auschwitz’e gönderilmişler. Anne’nin babası Otto Frank hariç hepsi bu kamplarda hayatlarını kaybetmişler. Evin müştemilatında bulunan günlük Auschwitz’den dönüşünde Anne Frank’in babasına iade edilmiş. Kitaplaştırılan günlükler 1947’deki ilk basımının ardından dünya çapında milyonlarca insan tarafından okunmuş ve ilgi görmüş.
İlk kez 1960’da açılan ve 1999’da genişletilen müze ‘Anne Frank’in Günlüğü’ kitabında yazdıkları üzerine hazırlanmış. Günlüğün orijinali ve daha fazlası bu müzede sergileniyor (10€).
8. Vondelpark
Vondelpark, Amsterdam gezilecek yerler arasında en huzur veren yer ve parkların da en güzeli. Museumplein bölgesinin yakınında, şehrin tam ortasında yer alıyor. Zaten Amsterdam ve çevresi yemyeşil bir şehir. Şehrin sokaklarını arşınlayıp da yorulduğunda, kıvrılabileceğin bir park veya meydan bulabiliyorsun hemen.
Her yaştan insanı gezerken, bisiklet kullanırken, spor yaparken görebiliyorsunuz burada. Sanki şehirde değil de bir ormanda, botanik parktaymışsınız gibi hissettiriyor ki aynen de öyle. Gidin görün.
9. Çiçek Pazarı
Hollanda denince akla yel değirmenleri, bisiklet, klompen ve peynir dışında bir de lale geliyor elbet. Instagram fotoğraflarında gördüğünüz lale bahçeleri görmeyi hayal etmeyin tabi. Burada buket buket laleler, lale soğanları, magnetler, klampen ve diğer Hollanda’ya dair hediyelik eşyaları bulabilmeniz mümkün.
Ben alışverişten anlamam ama, eğer birilerine veya kendinize bir şeyler alacaksanız burası ideal. Çiçek Pazarı’na paralel uzanan dükkanlarda Amsterdam’ın ünlü peynirlerini de tatmayı unutmayın.
10. Begijnhof

Begijnhof, Amsterdam gezilecek yerler listesinde yer alması gereken önemli bir avlu. Zira Singel Kanalının iç taraflarında iki gizli girişi bulunan Begijnhof’u bulmak biraz zor olsa da gördüğünüze fazlasıyla değiyor. 1346’da manastır yeminleri olmadan rahibe olarak yaşayan Katolik kardeşler birliği Begijntjes için ibadethane olarak kullanılıyormuş.
Begijnhof, bekâr kadınların bekâret yemini ederek günlük toplu ayinlere katılıp dua eden rahibelerin yaşadıkları bölge. 18. yüzyılda yapılmış 47 köy evinin etrafını sardığı avluda bir zamanlar birçok rahibe toplu ayinlere katılıp dua ediyor, burada bir oda sahibi olma karşılığında ise yoksulların eğitimi ve hastalara bakımıyla ilgileniyorlardı. Evlenmeye karar veren kadınların bölgeyi terk etmelerine izin veriliyordu.
1971’de son Begijnhof tarikat üyesinin ölümüyle buradaki evler kadınlara kiralanmaya başlanmış. Şu anda bekâr kadınların yaşadığı, yerel dokuya sahip 47 köy evinin yer aldığı avluda Amsterdam’daki en eski ev olan Het Houten Huis ve Katoliklerin gizlice ibadet ettikleri, iyi korunmuş bir yer altı kilisesi olan Begijnhof Şapeli de bulunuyor.
Meydanın güneyinde kalan ve 15. yüzyıl yapısı Engelse Kerk Kilisesi ise kamulaştırılarak bir grup İngiliz ve İskoç Presbiteryen’e kiralandı.
11. Amstelkring Kilisesi
Amsterdam’da Katolikliğin yasaklı dönemlerinde inşa edilen Amstelkring Katolik Kilisesi kanalın hemen yanında bulunuyor. İçerisinde mermer sütunların, altın rengi fresklerin yer aldığı kilise, günümüzde halen evlilik törenlerinin bir numaralı adresi. Müze binası ve çatı katı kilisesine haftanın her günü saat 10.00 ila 17.00 arası ziyaretçi kabul ediliyor.
12. Bisiklet turu

Amsterdam mağazaların ve ofislerin sabah saat 10.00 civarında açıldığı rahat bir şehir. Bu şehri tanımamanın en iyi yolu yürüyerek dolaşmak, tramvaya binmek ya da bisiklet kiralamak. Amsterdam’da bisiklet kullanımı hayatın bir parçası. Bisiklet Avrupa’nın birçok şehrinde ulaşım aracı olarak tercih ediliyor. Amsterdam ise dünya bisiklet kullanımı sıralamasında % 40’lık oranı ile birinci.
Bisiklet severler için dünyadaki en güzel şehirlerden biri. Yaklaşık 500 bin bisikletlinin yaşadığı Amsterdam’ın dar sokakları, kanalları ve yüksek otopark ücretleri araçlar için pek de iyi bir şehir olmadığının göstergesi. Öyle ki yollar, levhalar, ışıklar ve trafik kuralları bisiklet kullanımı için düzenlenmiş.
Kentin trafik kurallarının da bisikletlere göre ayarlandığı ve geçiş üstünlüğü bisikletlilere ait olduğu düşünülünce, Amsterdam tam bir bisikletliler başkenti. Düz bir şehir olmasının da avantajıyla Amsterdam’da motorlu araçtan çok bisiklet var. Dar sokaklar, kanallar ve pahalı park ücretleri ile arabalar için pek de iyi bir şehir sayılmaz burası. Her yaştan insanın kullandığı bisikletler için katlı bisiklet otoparkları bile mevcutken park sorunu yaşanıyor.
Haliyle şehre gelen turistler de bisiklete yöneliyor. Hemen hemen her yerde bisiklet kiralayabileceğiniz dükkanlar bulunuyor. Şehri ve kanalları bisikletle turlamak, çeşit çeşit Coffee Shop’lardan birinde dinlenmek harika bir fikir. Üstelik de günbatımında…
Amsterdam’ı dolaşmak için en ideal saat olan akşam üzeri, gündüz kalabalığın yerini daha sakin bir yoğunluğa bıraktığı kent sokaklarında bisikletle turlamak için birebir. Birine girin ve hemen dolaşmaya başlayın. Rehberli Amsterdam bisiklet turları 22,5€.
Eğer Amsterdam’ı Mart ve Mayıs aylarında ziyaret ediyorsanız, Keukenhof Bahçeleri mutlaka görmeniz gereken bir yer. Bahçe yılın yalnızca bir kaç ayı açık bulunmakla birlikte yaklaşık 7 milyon elle ekilmiş fidelerin filizlenip çiçek açmasını izlemeye olanak sağlıyor.
Vaktiniz varsa Volendam, Edam ve Marken‘i de gezin. Hollanda’nın eski tarihi dokusunu hissetmek için her biri yarım veya 1 saat uzaklıkta ulaşılması kolay yerler.
Amsterdam gezilecek yerler bunlarla sınırlı değil elbette. Listeye yüzlerce başka madde ekleyebilirim. Klasik söylemle beklentiniz neyse Amsterdam bunu size verecek zenginliğe sahip. Sokaklarında rastgele dolaştığınızda sıkılmıyorsunuz. Hele hava da güneşli ve mavi bir gökyüzü varsa, baktığınız her yer benim fotoğrafımı çek dercesine albenisiyle karşınızda duruyor.
Amsterdam’da Hollanda mutfağını deneyimlemek isterseniz, otantik Hollanda yemekleri yiyebileceğiniz çok sayıda restoran ve kafe var. Farklı lezzetlere açık olmayanlar için ise Amsterdam tam anlamıyla bir dünya kenti. Dünyanın dört bir yanından birçok kültüre ait lezzeti şehrin farklı yerlerinde bulmak mümkün.
Amsterdam’a gelmişken kaliteli likörlerini denemek iyi bir fikir. Bira severler sırasıyla Hoegaarden ve Dentegems olarak adlandırılan kırmızı ve beyaz biraları kesinlikle denemeliler. Hollanda’nın en ünlü bira markalarından biri olan Heineken’in eski bira fabrikası günümüzde müze olarak ziyaret edilebiliyor. Bunun dışında Hollanda kahvesi yudumlayabileceğiniz çok sayıda kafe de var.
Tasarım butikleri, ilginç müzeleri ve ilham verici dükkanları ile bir adım önde sanki bu şehir. Dam Meydanı, kanallar, Red Light Street, Müzeler Bölgesi, Chinatown ve dahası… En çok da şehrin insanlarının neşesi ve enerjisi sizi etkileyici atmosferinin girdabına daha da kapılmanıza sebep. Gidin görün.
Amsterdam en çok görmek istediğim yerlerden biri, özellikle de müzeleri. KLM Havayolları ve Turna.com işbirliği de bulunmaz bir fırsat. Bilgilendirdiğiniz için teşekkürler (:
Amsterdam’da mutlaka bisiklet kiralayıp Vondel Park’ta bir tam gün geçirmeden dönmeyin 🙂
Üstad sitenizi yakından takip ediyorum. Her paylaşımınızda yeni bir şeyler öğreniyorum. Çok teşekkürler.
Merhaba benim gibi ilgili arkadaşlar var mı bilmiyorum ama eski plak konusunda da Amsterdam bir cennettir. Google mapste vinly records diye arama yapınca merkezde bir çok plakçıya laşabilirsiniz ki hepsi harikadır.
İyi seyahatler
Gerçekten yararlı bir yazı, siteniz çok güzel 🙂
Kendi gezi tecrübelerimi paylaştığım kamp, gezi ve keşif üzerine olan delidolugezgin.blogspot.com.tr
bloğumu Ziyaret Edip Tavsiye Ederek yardımcı olursanız sevinirim. Çok Teşekkürler…
Van Gogh Müzesi en çok görmek istediğim yer Amsterdam’da. Bu yıl gidecektim ama rotayı başka yere kırmak zorunda kaldık :'(
Gelişmiş bir ülke, gelişmiş bir şehir, insana verilen değer ve özgürlük neymiş öğrenmek isteyen Amsterdam’a gitsin. Sadece eğlence ve tatil için değil öğrenmek için de emek harcayın.
Amsterdam deyince aklıma gelen ilk şey bisiklet, kanallar ve şu devasa Amsterdam yazısı. Sanırım hakkında daha çok şey öğrenmeliyim.