Tarsus, Çukurova’nın batı bölgesinde kurulmuş ve bugüne kadar konumunu muhafaza etmiş en eski yerleşim merkezlerinden biri. Türkiye’de kıymeti çok iyi bilinmeyen ve Tarihi Kilikya coğrafyasının merkezi olan Tarsus, 6 bin yıldan beri varlığını koruyarak, ismi değişmeden bugüne kadar gelmiş dünyanın en eski şehirlerinden birisi oysa ki.
Adana ile Mersin arasında neredeyse insanlık tarihi ile yaşıt, dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Tarsus, Roma, Bizans ve Yunanlılara ev sahipliği yapmış ve tarihi İpek Yolu’nun güzergahlarından da biriydi. Ne yazık ki sahip olduğu kültürel ve tarihsel zenginliğe rağmen bölge, ülkemizde turizm açısından pek de ilgi görmüyor.
Antik çağın büyük metropolleri arasında yer alan Mersin’in en büyük ilçesi Tarsus, doğal ve kültürel pek çok zenginliğe sahip. Tarih boyunca hep cazibe merkezi olmuş bu güzel coğrafya, medeniyetlerin ve kültürlerin izlerini taşıyor.
Tarsus, 8 bin yıllık tarihi geçmişiyle, Kilikya Bölgesi içerisinde yer alan tarihi, kültürel ve turistik özellikleri bakımından Silifke ve Mut ile birlikte Mersin’in en önemli ilçesi. Özellikle inanç turizmi açısından St. Paul’un doğum yeri olması ve İncil’de de iki kez ‘Tarsuslu Paul’ olarak adının geçmesi nedeniyle UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesinde yer alan St. Paul Kilisesi, Kuyusu ve çevresi Hristiyanlar için çok önemli bir hac yeri.
Tarsus Gezi Rehberi
Tarsus, tarih boyunca kurulduğu ve geliştiği yerde hiçbir değişime uğramadan geçmişten günümüze varlığını sürdüren bir yerleşim yeri. İlçe, denize yakın olması, coğrafi konumu, tarıma uygun toprakları, zengin su kaynakları ve Tarihi İpek Yolu güzergahında yer alması nedeniyle bölgenin en önemli kentleri arasında.
Anadolu’nun tarihi geçmişinde tarihin ilk dönemlerine uzanan çok sayıda yerleşim yeri bulunmasına rağmen, bu kentlerden çok az bir kısmı Tarsus gibi kesintisiz bir yerleşimin görüldüğü özelliğe sahip. Tarsus ve çevresinde yapılan arkeolojik kazılar, araştırmalar ve tarihi kaynaklar Tarsus’un kuruluşunun neolitik çağa kadar uzandığını gösteriyor.
Zaman içerisinde gelişen Tarsus’ta tarih boyunca Asurlular, Fenikeliler, Persler, Makedonyalılar, Selevkoslar, Mısırlılar, Romalılar, Bizanslılar, Araplar ve son olarak da Türkler yaşayan milletler arasında. Hristiyanlığın yayılmasında büyük emeği olan ve İncil’de de adı geçen St. Paul’un Tarsus’ta doğması nedeniyle ilçe Hristiyanlarca hac yeri olarak kabul ediliyor.
TARSUS NEREDE
📍 Tarsus, Türkiye’nin güneyinde, Akdeniz Bölgesinin Adana Bölümünde, Mersin’in en doğuda yer alan ilçesi. Tarsus, doğuda Adana, batıda Mersin kent merkezi, kuzeyde Pozantı ve Çamlıyayla, güneyde Akdeniz ile çevrili. Tarsus, konumu ile Akdenizden İç Anadolu’ya bir geçit özelliği taşıyor. Berdan Çayı ve kollarının suladığı çok verimli bir ova üzerinde kurulan Tarsus’un denizden yüksekliği 15-100 metre arasında değişiyor. İlçenin güney bölümünü geniş ovalar, kuzeyini ise Toros Dağları oluşturuyor.
TARSUS’A NASIL GİDİLİR
Coğrafi konumu ile Türkiye’nin birçok noktasından hava, kara ve deniz yoluyla ulaşılabilen Tarsus’a en yakın havalimanı Adana’da bulunuyor. Adana Şakirpaşa Havalimanı, Tarsus’a 40 km uzaklıkta. Havalimanından 30 dakikada bir hareket eden HAVAŞ servisleriyle yarım saatlik bir yolculukla Tarsus’a ulaşılabiliyor. Ayrıca Adana ve Mersin Otogarından Tarsus’a düzenli dolmuş ve otobüs seferleri yapılıyor.
Tarsus’a Türkiye’nin dört bir yanından şehirlerarası otobüs seferleri düzenleniyor. Birçok büyükşehirden Mersin’e seferi olan otobüsler Tarsus’a da uğruyor. Mersin’den yalnızca yarım saat uzaklıktaki Tarsus’a Mersin Otogarından düzenli dolmuş seferleri var.
Ankara’ya 500 km, İstanbul’a 950 km, İzmir’e ise 910 km uzaklıkta olan Tarsus, İstanbul-Ankara-Şanlıurfa arasında yer alan otoyolun geçiş güzergahı üzerinde yer alması nedeniyle özel araçla ulaşımın oldukça kolay olduğu bir destinasyon.
İstanbul’dan Tarsus’a arabayla ulaşım için Bolu, Aksaray, Pozantı güzergahını izlemek gerekiyor. Ankara’dan Tarsus’a arabayla ulaşım için Şereflikoçhisar, Aksaray, Pozantı güzergahını kullanabilirsiniz. İzmir’den Tarsus’a arabayla ulaşımda takip edilecek rotada ise Uşak, Afyonkarahisar, Akşehir, Ereğli ve Pozantı bulunuyor.
Tarsus Gezilecek Yerler 📌
Tarsus, tarihi ve doğal güzellikleri ile Anadolu’nun en güzel rotalarından biri. Farklı inanç gruplarına ait kutsal mekanları, farklı uygarlıkların dokunuşlarını görebileceğiniz mimari yapıları ve nefis lezzetleriyle görmeye değer. Anadolu’nun tarihi geçmişinde tarihin ilk dönemlerine uzanan çok sayıda yerleşim yeri bulunmasına rağmen, kesintisiz yerleşimin görüldüğü az sayıdaki yerden.
Tarsus camileri, bedestenleri, mağaraları, şelaleleri ve efsaneleriyle Anadolu’nun binlerce yıllık köklü tarihinin canlı bir kanıtı. Sıcakkanlı insanları, tertemiz havası, birbirinden lezzetli yemekleri ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerine en içten tebessümünü sunuyor. Hristiyanlığın yayılmasında büyük emeği olan ve İncil’de de adı geçen, Hz. İsa’nın 12 havarisinden biri olan St. Paul’un kuyusu ve St. Paul Kilisesi Hristiyanların hac rotalarından.
Kuran-ı Kerim’de de bahsi geçen, Anadolu’nun yerlerinde örnekleri görülen Eshab-ı Keyf Mağarası da Tarsus’ta. Bulunduğu semte adını veren ve Tarsus’un en eski camisi olan Ulu Camii’nin doğusundaki türbede, Şit ve Lokman peygamber ile abbasi Halifesi Ma’mun’un makamları yer alıyor.
Osmanlı döneminde ticari hayatın kalbi durumunda olan Kırkkaşık Bedesteni mistik bir atmosfere sahip. Tarsusluların nefes almak için gittiği Tarsus Şelalesi, Makamı Danyal Camii, Antik Yol ve Kleopatra Kapısı Tarsus’ta mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Ayrıca tarihi Tarsus evlerinin bulunduğu sokaklarda keyifli bir yürüyüş yapmadan Tarsus’tan ayrılmayın.
1. St. Paul Kilisesi
St. Paul Kilisesi, İncil’de iki kez Tarsuslu olduğunu yinelenen, İsa’nın 12 havarisinden biri olan ve Hristiyanlığı yaymak uğruna pek çok mücadele veren St. Paul adına yapılmış bir 12. yüzyıl kilisesi. Bazı kaynaklarda, 1198’de bu kilisede Papa’nın elçisi I. Leon’u Ermeni kralı olarak taç giydirdiği anlatılıyor.
Hıristiyanlığı yaymasından rahatsız olanlar tarafından öldürülmek istendiğinde Kudüs’ten kaçarak doğduğu yer olan Tarsus’a gelen ve dini yaymak uğruna pek çok mücadele vererek kilometrelerce yol kat eden St. Paul’un istikameti, sırasıyla Tarsus, Silifke ve Mut ilçelerinden geçiyor. Bu güzergah üzerinde kendisi ve diğer azizlerin anısına yapılmış erken dönem kiliseleri bulunuyor.
Aziz Paul Kilisesi, 460 metre alan üzerine dikdörtgen planlı tasarlanmış. Kemerli ana giriş kapısı ve yanlarda birer penceresi bulunan kilisenin sütun başlıkları korinth tarzda boyanmış. Zemini ise beyaz ve siyah mermer plakalarla kaplı olup dua edilen alanın önündeki üçgen form siyah ve beyaz mermerlerle vurgulanmış.
Kesme taşlardan yapılmış kilisenin, gri renkli granit sütunlarının antik çağdan kaldığı rivayet ediliyor. Tavanın merkezinde Hz. İsa, Doğu kısmında Yohannes ve Mattaios, batıda ise Marcos ve Lucas freskleri yer alıyor. Roma tarzı kalın ve yüksek duvarları olan kilise, 1415’te Ramazanoğlu Ahmet Bey tarafından onarılarak camiye çevrilmiş.
Tarsus’ta bugün müze olarak hizmet veren ve Hristiyanlar için çok değerli olan kilise tarih, kültür ve inanç turizminin Tarsus’taki merkezi konumunda olduğundan ilk görülmesi gereken yerlerden birisi.
⏰ St. Paul Kilisesi ziyaret saatleri yaz döneminde (1 Nisan – 1 Ekim) 08.00-19.00; kış döneminde (1 Ekim – 1 Nisan) 08.00-17.00. Kilise, haftanın 7 günü ziyarete açık. 🔐 St. Paul Kilisesi giriş ücreti 10TL. Müze Kart geçerli.
2. Aziz Paul Kuyusu
St. Paul Kuyusu, Hristiyanlar için önemli bir ruhani merkez. Hristiyanlığın Batı Avrupa’ya yayılmasında büyük rol oynayan ve İncil’de ‘Müjdeleyici’ olarak ismi geçen St. Paul’un evinin yeri olarak kabul edilen bir avluda bulunuyor. St. Paul’un doğum yeri olarak bilinen ve Aziz Paul’a adanan yer, tarihte uzun kara yolculuklarıyla Avrupa’dan Kudüs’e hacı olmak için gidenlerin mola yeriydi.
Yaz-kış suyu hiç eksilmeyen kuyunun ağız taşı silindir şeklinde olmasına rağmen, asıl kuyu gövdesi kare biçiminde tasarlanmış. Derinliği 38 m olan kuyunun çapı ise 1.15 metre kadar. Aziz Paul Kuyusu, ülkemizin UNESCO Dünya Miras Listesine aday olarak gösterilen kültür varlıklarından birisi.
⏰ St. Paul Kuyusu ziyaret saatleri yaz döneminde (1 Nisan – 1 Ekim) 08.00-19.00; kış döneminde (1 Ekim – 1 Nisan) 08.00-17.00. Kilise, haftanın 7 günü ziyarete açık. 🔐 St. Paul Kuyusu giriş ücreti 10TL. Müze Kart geçerli.
3. Tarsus Ulu Cami
Tarsus Ulu Camii, 1579’de Ramazanoğlu beyi Piri Mehmet Paşa’nın oğlu İbrahim Bey tarafından yaptırılmış. Cami-i Kebir ya da Cami-i Nur diye adlandırılan Ulu Camii, yakın döneme kadar kentin merkezi konumundaydı. Bugün etrafındaki türbe ve imaret ile 1895’de eklenen saat kulesi ile büyük bir külliye görünümünü koruyor.
İnşaatında tümüyle kesme taş kullanılan, dikdörtgen planlı tek minareli camiye, kuzey yönünden, Memluk mimari özelliklerini taşıyan siyah-beyaz mermerlerle süslü taç kapıdan giriliyor. Klasik Osmanlı süsleme sanatının en iyi örneklerinden olan mermerden mihrap enfes. Caminin doğu duvarına bitişik türbede Hz. Şit, Hz. Lokman Hekim ve Halife Me’mun’un sandukaları Tarsus’un inanç turizmindeki yerini sağlamlaştırıyor.
⏰ Tarsus Ulu Camii ziyaret saatleri haftanın 7 günü, 08.00-18.00. Cami ibadet saatleri dışında ziyaret edilebiliyor. 🔐 Tarsus Ulu Camii giriş ücreti alınmıyor.
4. Kırk Kaşık Bedesteni
Kırk Kaşık Bedesteni, her dönemde hareketli ticari hayatı olan ve yolların kesişme noktasında bulunan Tarsus’ta, Ulu Cami’nin hemen yanı başında, Ramazanoğulları Beyliğinden Piri Paşanın oğlu İbrahim Bey tarafından 1579’da yaptırılmış.
Kuruluşunun ilk zamanlarında imarethane ve medrese olarak kullanılmışsa da cumhuriyetten sonra kapalı çarşı olarak kullanılmaya başlanmış. Yapının dış cephesinde bulunan kaşık süslemelerinden dolayı bu isimle anılıyor. Batı ve Doğu yönünde uzayan iki kapıdan girilen bedesten 21 oda ve bunları kaplayan 7 kubbeden oluşuyor.
Ulu Camii’nin hemen yanında yer alan Kırkkaşık Bedesteni, yöresel el sanatlarına ait seramik, ahşap, bakır, gümüş, deri, dokuma turistik hediyelik ürünler olmak üzere, yöresel damak tatlarının sunulduğu, kent tarihinin, toplumsal ve kültürel yaşamının anlatıldığı çeşitli yayınların sergilenip satıldığı bir çarşı görünümünde.
Tarsus gezisinde hediyelik eşya ve hatıra alınacak yerlerin en iyisi. ⏰ Kırkkaşık Bedesteni ziyaret saatleri haftanın 7 günü, 08.00-20.00. 🔐 Kırkkaşık Bedesteni ücretsiz ziyaret edilebiliyor.
5. Kleopatra Kapısı
Kleopatra Kapısı, Tarsus’un hemen girişinde yer alan ve Deniz Kapısı olarak da bilinen tarihi bir kapı. Bugün denizden içeride olsa da bir zamanlar Tarsus, büyük bir liman kentiydi. Mısır’ın ünlü Kraliçesi Kleopatra’nın denizden kayıklarla gelip, bu kapıdan şehre girerek Romalı General Antonius ile buluştuğu söylenir.
Kapı, Tarsus’ta günümüze kadar ulaşmayı başaran en eski yapılardan biri. Yapılış dönemi konusunda kesin bir bilgi yok. Kullanılan malzemeye göre Bizans dönemi sonları veya Abbasi devrinde tekrar yapıldığı düşünülüyor. Kleopatra Kapısı, Bizans döneminde kentin çevresini saran surların geçiş kapılarından biriydi.
Evliya Çelebi Seyahatnamesinde de adı geçen kapı, Horasan harcı kullanılarak, at nalı şeklinde inşa edilmiş. Tarsus’un surlarından geriye kalan tek ve şehrin batı önüne açılan ana kapısı, Restore edilerek aslından oldukça farklı bir yapıya büründürüldü. Kleopatra Kapısı’nın yüksekliği 8.50 m, genişliği ise 5.60 metre.
6. Danyal Peygamberin Mezarı
Danyal Peygamberin Mezarı ve Makam Cami, Türkiye’deki tek peygamber kabri olan ve Musevi, Hıristiyan ve Müslümanlar tarafından peygamber olarak kabul edilen Danyal’ın naaşının bulunduğu mezar yapısı. Mezar ve yanıbaşındaki cami inanç turizmiyle öne çıkan Tarsus’un en önemli yapılarından biri.
Dikdörtgen planlı, tonozlu ve kemerli bir yapı olan caminin doğusunda yer alan mezarlık, peygamberin na’şının çalınmaması amacıyla Hz. Ömer’in emri ile Berdan Nehrinden gelen ufak bir çayın suyu geçirilerek yapılmış. Böylece naaş caminin arka ve alt kısımlarında suyun giriş yerinde bulunan kalın mazgal demirleri altına defnedilmiş.
⏰ Danyal Peygamberin Mezarı ve Makam Cami ziyaret saatleri haftanın 7 günü, 08.00-18.00. 🔐 Danyal Peygamberin Mezarı ve Makam Cami ücretsiz ziyaret edilebiliyor.
7. Şahmeran Hamamı
Şahmeran Hamamı, yılanların şahı olarak bilinen insan başlı, yılan gövdeli efsanevi Şahmeran‘ın öldürüldüğü söylenen yer. Hamam, Tarsus ilçe merkezinde Vakıf İşhanı’nın hemen yanında yer alıyor.
Romalılardan kalma bir temel üzerine Ramazanoğulları tarafından yaptırılmış hamam, mimari planı ve ölçüleri bakımından bir Türk hamamının özelliklerini taşıyor. 4 eyvanlı yapı, sıcaklık ve halvet kısımlarından oluşan hamam, restore edilerek hizmete tekrar sunulmuş.
Giriş kapısı üzerinde yer alan kitabesinde Mahmut Paşa Vakfına ait olduğu ve 1873’te Mir Mahmut Galip tarafından onarıldığı yazılı olsa da hamam tarihte çok kez onarım görmüş. Uzun bir süre kullanılmayan hamam, 1990’da tekrar onarılarak hizmet vermeye başlamış.
⏰ Şahmeran Hamamı ziyaret saatleri haftanın 7 günü, 08.00-18.00. 🔐 Şahmeran Hamamı’na giriş ücreti ödeyerek hamam olanağından yararlanabiliyorsunuz.
8. Antik Yol
Antik Yol, Tarsus ilçe merkezinde 1993’te otopark yapımı esnasında keşfedilmiş. Yolun Roma döneminde MÖ 1. yüzyıl ile MS 1. yüzyıllarda yapıldığı tahmin ediliyor. Poligonal teknikle yerleştirilmiş bazalt taşlardan oluşan 60 metrelik yolun en önemli özelliği ise halen kullanılır durumda olan kanalizasyon sistemi. Yolun iki ynında yağmur suyunu tahliye için su kanalları yapılmış.
Şehir içi ulaşımda kullanıldığı düşünülen yolda o dönemdeki araçların tekerlek izleri görülüyor. Tarsus Cumhuriyet Alanında yer alan antik yoldan geçenler arasında tarihin en ünlü isimleri olan Kleopatra, Cicero, St. Paul ve Hadrian yer alıyor. Şehrin en merkezi noktasında konumlanan Antik Yol ile ilgili bir arkeopark projesi bulunsa da yol, günümüzde bakımsız ve ziyarete kapalı.
9. Tarsus Şelalesi
Tarsus Şelalesi, Berdan Çayı üzerinde, 15 metrelik bir mesafeden Roma döneminde nekropol alanına dökülen nefis bir şelale. Taşıdığı alüvyonlarla Çukurova deltasının ortaya çıkışında önemli rol oynayan Berdan Irmağı, Orta Torosların güneydoğu yamaçları olan Bolkar Dağlarından filizlenen derelerden alıyor.
Bizans İmparatoru Jüstinyen tarafından MS 500’lü yıllarda kenti su taşkınlarından korumak için çayın yatağının değiştirilmesiyle bugünkü şelale oluşmuş. Antik ismi Kydnos olan yerde çoğu tahrip olmuş konalemera olarak adlandırılan yapıya sahip kayalara oyulmuş Roma mezarları bulunuyor.
Yaklaşık 15 metre yükseklikteki kayalıklardan dökülen su, özellikle kış ve bahar aylarında karların erimesiyle en yoğun debisine ulaşıyor. Mart ayında yaptığım Tarsus gezimde şelale çok güçlü bir debiyle akıyordu. Söylentilere göre, Büyük İskender Kydnos’da yıkandıktan sonra zatürre olup, kısa bir süre sonra Suriye’de ölmüş. Halife Memun’un da yine aynı şekilde Tarsus’ta öldüğü söyleniyor.
10. Tarihi Tarsus Evleri
Tarsus evleri, Tarsus’un tarihsel birikiminin ilçedeki en iyi yansımaları. Kerpiç, taş ve ahşaptan iki katlı olarak yapılan evlerin çok azının geçmiş yüzyıla ait olduğu biliniyor. Tarihi ve kültürel dokusuyla ilgi çeken ve bugün hala zamana direnen evlerin büyük çoğunluğu, Cumhuriyet dönemi mimarisini yansıtıyor.
Bütün evlerin en vazgeçilmez parçalarını rengârenk çiçeklerle ve serin gölgeli ağaçlarla süslü olan avlular oluşturuyor. Türk geleneksel mimarisinin en belirgin özelliklerinden biri olan bu avlular, sıcak iklimleri katlanılır kılan unsurlar olarak Tarsus evlerinde de yerini alıyor.
Tarihi Tarsus evlerinin 300’e yakını tescillenmiş. Henüz tescil edilmemiş evlerle birlikte sayıları 600’den fazla olan evlerin, uzun kenarlarının sokağa dik ve paralel yerleştirildiği, ağırlıklı olarak alt katların işlik olarak düşünüldüğü için yüksek tutulduğu gözleniyor.
Roma Hamamı (Altından Geçme), Roma döneminde kente kemerlerle su getirilmesinden sonra inşa edilmiş. Tarsus’un merkezinde yer alan hamamdan günümüze yalnızca duvarlarının bir kısmı ulaşabilmiş. Altından motorlu araçların da geçebileceği büyük kemer ve hamam duvarlarının bir kısmı, 19. yüzyıla ait konutların içinde kalmış.
Tarsusluların ‘Altından Geçme’ olarak adlandırdığı ‘Roma Hamamı’ kalıntılarının arkasında uzanan cadde olan Kemeraltının bir özelliği de rengârenk şemsiyelerle süslenmiş oluşu. Siptilli Çarşısı da taş döşeli sokakların bulunduğu Kemeraltında yer alıyor.
11. Yedi Uyurlar Mağarası
Eshab-ı Kehf Mağarası, Hıristiyan ve Müslümanlarca kutsal bir ziyaret yeri olarak kabul ediliyor. Tarsus’a, 14 km uzaklıktaki Dedeler köyünde yer alıyor. Dünyanın birçok yerindeki yedi uyurlar inanışının Anadolu’daki en önemli merkezi Tarsus’taki Eshab-ı Kehf Mağarası, Tarsus inanç ve kültür turizminin önemli bir parçası.
Encülüs Dağının eteklerindeki çöküntü mağarası oluşumuna 15 basamaklı bir merdivenle iniliyor. Kuran-ı Kerim’de Kehf Suresinde sözü edilen mağaranın içerisinde 4 mezar bulunuyor. Burada yatan şehitlerin Tozkoparan Müfrezesine mensup oldukları söyleniyor. Tarsus’tan Çamlıyayla’ya giden yolun solunda kalan mağaranın üstüne, 1873’te Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılan kitabe ve cami eklenmiş.
⏰ Eshab-ı Kehf Mağarası ziyaret saatleri haftanın 7 günü, 08.00-19.00. 🔐 Eshab-ı Kehf Mağarası ücretsiz ziyaret edilebiliyor. Dileyenler bağış yapabiliyor.
12. Roma Yolu ve Kilikya Zafer Takı
Roma Yolu, Tarsus’a 15 km uzaklıktaki Sağlıklı Köyü’nün yukarı kısmında bulunuyor. Roma Yolu’nun MS 1. yüzyılda yapıldığı ve yaklaşık MS 4. yüzyıl ortalarına kadar kullanıldığı düşünülüyor. Genişliği 2.94 ile 3 metre arasında değişen Antik Roma Yolu, Tarihi İpek Yolunun da uzantısıydı.
Roma Yolunun sağlam kalan bölümlerinde yapılan incelemelerde yola dikdörtgen kireç taşı bloklar ve her iki kenarına arabaların dışarı çıkmasını engelleyen yüksek tretuvarlar yerleştirildiği anlaşılmış. Araç çıkışını kolaylaştıran kavisler ve iki arabanın karşılaşabilmesi için daha geniş bırakılan alanlar, yolun sağlam kalan bölümlerinin en ilginç noktaları.
Yol güzergahı üzerinde Roma ve Bizans devirlerine ait mezarlar ve yolla ilgili yazılı onarım kitabeleri bulunuyor. Tarsus’un yaklaşık 2 bin önceki ihtişamını gözler önüne seren yol, St. Paul, Cicero, Julius Casear, Athenedoros, Nestor, Kleopatra, M. Antonius, Augustus ve Hadrian tarafından kullanılmış. Siz de yürüyün.
TARSUS MUTFAĞI
Doğu Akdeniz’in ve Torosların kaynaştığı Çukurova’nın bu bereketli topraklarında ne yetişirse çok lezzeti oluyor. Tarih boyunca birçok uygarlığın kaynaştığı, Anadolu’nun en önemli bölgelerinden biri olan Tarsus’un bu özelliği elbette mutfak kültürüne de yansımış. Süzme yoğurt, ayran ve şalgam suyu yöre sofrasının değişmeyen asli unsurlarından.
Bir de Tarsus’a özgü bildiğimiz lahmacunlardan daha farklı küçük, fındık lahmacun olarak adlandırılan meşhur lahmacunu var. Mersin ve Tarsus’un en özgün tatlısı olan cezerye, havuç kullanılarak yapılan özel bir tatlı. Zaten ismi de Arapça havuç anlamına gelen, ‘cezer’den geliyor. Tarsus Şelalesinin etrafındaki restoranlarda Tarsus’a özgü bu lezzetleri tatmanız mümkün.
Şelale Restoran’a gittiğinizde mutlaka, sıcak humus, fındık lahmacun ve kocaman saçlarda servis edilen, yumuşacık ve çık lezzetli olan sac kebabını deneyin.
Tarsus, sahip olduğu coğrafî konum nedeniyle, tarihî süreç içerisinde yerli Anadolu kültürünün yanı sıra hem doğu hem de batı kültürüne ev sahipliği yapmış olduğundan, şehirde bu kültürlerin izlerini taşıyan çok sayıda başka tarihi eser ve yapı bulunuyor.
Tarsus gezilecek yerler listesi uzayıp gidiyor aslında. Geçmişi oldukça zengin olan ilçede Eski Camii, Kubatpaşa Medresesi, Şahmeran Heykeli, Bac Köprüsü, Roma Hamamı, Donuktaş Roma Tapınağı, Bilal Habeşi ve Mencik Baba Türbesi, Gözlükule Höyüğü, Taşkuyu Mağarası, Gülek Kalesi, Sungurlar Konağı, Tarsus Müzesi ve Nusrat Mayın Gemisi Tarsus’ta gezilip görülecek diğer yerler arasında yer alıyor.
Köklü medeniyetlerin mirasını taşıyan Tarsus, tarihi ahşap konakları, lezzetli yemekleri, doğal güzellikleri, farklı kutsal kitaplarda ismi geçen mekanları ve tarihi rotaları ile kültür, doğa ve gastronomi turizminin bileşenlerini bir arada sunuyor.
Tarihi yapısıyla, kutsal yerleriyle, rengarenk evleriyle Tarsus muhteşem bir şehirmiş.
Tarsus’ta tarihi birikim var. Üstelik hristiyanların hac merkezlerinden biri. Ama olumsuz bir şey var o da şehrin son derece bakımsız, virane görünümü. Kentleşme ve yeşil alan konusunda gerçekten çok kötü bir yer. Şehirleşme, trafik çoğu noktada Bangladeş, Hindistan görünümünde. İnsan kalitesi de maalesef düşük, bunda işsizlik ve aldığı göçlerin rolü büyük elbette. Gelen turistler muhtemelen şehrin imajı konusunda olumsuz görüşlerle ayrılıyordur. Şehirleşme ve altyapı sorunları düzelirse, yeşil alanlar artarsa Tarsus daha çok turist çekecektir.
İnsan kalitesi düşük dediginiz şehrimizi bence iyice inceleyin. Cümleniz çok itici. Tarsus işsizligin olduğu bir şehir ve kültürel anlamda da hala kendini muhafaza ediyor. Turkiyenin birçok yerinde yaşadım ama hem özgünlük hem de samimiyet açısından memleketim dışında biryer görmedim. Şehrin eğitim seviyesi de oldukça yüksek, milliyetçilik hakim. Aynı mahallede dostça yaşayan komşuluk ilişkileri hala diri olan bir şehir.
Kalitesizden kastınız nedir bilmiyorum ama şunu iyi biliyorum kalite adaptadır.
Ahmet bey, kaliteyi siz neye göre değerlendiriyorsunuz önce onu açıklasaydınız. İnsanlara kalitesiz demek için önce bunu diyebilecek kalitedemisiniz onu ölçmek lazım. Tarsus insanı, Türkiye içinde bir çok yerden gerek insanıyla gerek saygısı, sevgisiyle ananenelerine düşkünlüğüyle kalitelidir. Sizi böyle bir cümle kullandığınız için kızgınlıkla kınıyorum.
Yeşil alan dediğinizden kastınız ne? Narenciyesiyle, üzümüyle, limonuyla sebzesi, meyvesiyle Türkiye ihtiyacının önemli bir bölümünü Tarsus karşılıyor. Tarsus içerisinde parkları, çocuk oyun alanları, şelalesi, barajı ve devasa hayvanat bahçesiyle yeşil alan bolluğu fazlasıyla var. Hiç yorum yapmamak bilinçsizce yorum yapmaktan iyidir.
Kaliteden kastınız nedir bilmiyorum ama şunu iyi biliyorum kalite adaptır.(bu söz süper olmuş.)
Tabikide diğer gezilecek yerlerin tarihi ve resimlerini de bekliyoruz sayfa sahibinden rica edelim.
Bu yorum kısmına Tarsus’ta görülecek güzel yerleri, tarihi noktaları siz de yazabilirsiniz.
Her tarafı tarih kokan ve yaşanmışlarla kaplı memeleketim reklam olmazsa gelen de olmaz giden de. Dışından geçip Mersin’e ve Adana’ya giderler, olsun. Bizim memleketimiz taşiyla topragıyla mezarlıgıyla bizim memeleketimiz. Tum Tarsuslulara hemşehrilerime selam olsun.
Dünya’nın ilk kanalizasyon sistemi ve Türkiye’nin ilk elektrik üretimi kilikyanın hićte önemsiz olmayan kenti TARSUS’ta yapılmıştır.
Tarsus ne yazık ki çok önemli bir yer olmasına rağmen şimdilerde oldukça geri kalmış, adı sanı silinmiş nerdeyse. Oysa tarih boyunca çok değerli bir yerdi. Bilgilendirmeleriniz ve Tarsus hakkında yazdığınız güzel bilgiler için teşekkürler. Keşke herkes okusa bunları.
Kendimi biraz garipsedim. Tarsus’u bu kadar bilmiyordum. Ülkemizde neler var neler.
Memleketimdir diye demiyorum güzeldir 🙂
Baraj gölü ve çevresi, baraj göl kıyısında yapılan yeni hayvanat bahçesi çok büyük ve güzel, karboğazı, çamlıyayla, ayrıca okaliptus ormanları eşliğinde el değmemiş tarsus plajı kumsalı ve daha sayamadığım niceleri. .. gelip görmeye değer 😉
Küçüklüğüm özel Bahşiş Köyünün plajlarında geçti, kumu gerçekten muhteşemdir ama neden kapatıldı anlayamıyorum.
Burada gorev yapiyorum ve diyorumki burada tarihe verilen deger sifir. Bunda Kultur Bakanligininda etkisi var. Gorulebilecek yerleri 1 gunde rahatca gorup gidebilirsiniz. Arkadasin dedigi gibi Hindistan ve Bangladeş’i animsatan yerleri var. Ozellikle yazin baraj a giderseniz. Ganj Nehrindeki Hindular gibi insanlari girmeniz mumkun. Ashab-i kehf, Danyal makami, Uli Cami, Magaralar, St Paul Kilisesi ve kuyusu, Klopatra Kapısı… Burada gorev yapiyorum ama tayinimi cikartabilsem 5 dk kalmam. İyi gezmeler.
Tarsus’un bu kadar çok görülecek yerleri olduğunu hiç bilmiyordum. Elinize sağlık.
Aynen canlısı
Tarsus <3 memleketim
Bilal habeşi türbesi yok.:/
Listenin en altında isim olarak verdim sadece. tarus görülecek yerler diye bir liste eklediğimde onu da mutlaka koyacağım.
her yer karış karış bilinmektedir :)roma kilikya zafer takı ve ashabı-ı kehf mağrası hariç tüm yerler benm yasadığım eve çok yakın,merkezdeyiz yani,görülesi yerlerin tam ortasında.. :))
Taşkuyu mağarası yok. 🙂
Listenin altında var. gidip de görmediğim için ilk 10 listeye koymadım maalesef.
Eşsiz manzarası ile Berdan Barajı ve Tarsus Şelalesi benim favorim. Ayrıca Nusret Mayın Gemisi de Tarsus’un hemen girişinde yer alıyor.