Fransa, dünyanın en fazla ziyaretçi alan ülkesi ve bu unvanı fazlasıyla hak ettiğini söylemek mümkün. Aşıklar Şehri olarak anılan başkent Paris, Alp Dağları boyunca sıralanan kayak merkezleri, Akdeniz kıyısında yer alan bakir kumsallar ve Orta çağ esintili kasabalarıyla her zevke uygun turistik mekanlara sahip Fransa dünyanın bir numaralı turizm merkezi olmaya devam ediyor.
Moda alanında da öncü olan ülke zengin koleksiyona sahip müzeleri ve tarihi binalarıyla ziyaretçilerine çok sayıda alternatif sunuyor. Hem Akdeniz hem de Orta Avrupa ülkesi özelliğini taşıyan Fransa’da bu çeşitlilik kültürel, tarihi, mimari ve gastronomi alanında görülebiliyor. Tarihi ve kültürünün yanı sıra mutfağıyla da ünlü bir marka olan Fransa, şarap, ekmek ve peynir çeşitleriyle tüm dünyada tanınıyor.
Fransa, Birleşmiş Milletler Turizm Örgütü verilerine göre dünyanın en çok ziyaret edilen ülkesi. Ülkenin kültürel zenginliğini keşfetmek için koca bir ömürden çok daha fazlası gerekiyor. Bin yıldan uzun süredir Avrupa’nın öncü kuvveti olan ülkenin, zenginlikle tecrübenin getirdiği dokusu ülkenin her yanında kendini gösteriyor.
Gidilip görülmesi yerler kuzeybatıda bulunan Brittany’nin muhteşem sahillerinden başlıyor, Pirenes’in kanyonlarına, Korsika’nın koylarına, Dordogne’nin yemyeşil vadilerine ve Loire’in olağanüstü ovalarına ve Alp dağlarının buzlu tepelerine kadar uzanıyor.
Tatil için Fransa’yı tercih ettiğinizde beklentiniz ne olursa olsun karşılanıcağından emin olabilirsiniz. Muhteşem bir şehir, bir bölge, nehir, sıra dağlar, kusursuz lezzetler, katedraller ve şatolar… Bunlar bir ya da iki tane değil, gerçekten sayılamayacak kadar fazla sayıda.
Bugün işte bu çeşitliliği görmek için her yıl 82 milyonu aşkın yabancı turist, Fransız mutfağını tadıp, dünyaca ünlü şarapları içmeye, romantik şatoları ziyaret edip, eşsiz manzaralar vaat eden Fransız şehirlerini görmeye gidiyor.
Outdoor aktivitelerinden, yürüyüş, kano, bisiklet, kayak, yelkenli seçeneklerinin yanında eğer daha şehir hayatına yönelik beklentiler varsa da clublar, dükkânlar, moda, filmler, müzik gösterileri ve daha yüzlerce seçenek muhteşem şehirlerde sizleri bekliyor.
Fransa Gezi Rehberi 🇫🇷
Fransa, Resmi adı Fransız Cumhuriyeti (Fransızca: République française) olan bir Batı Avrupa ülkesi. Başkenti Paris. Avrupa’nın batısında yer alan Fransa, batıda Atlas Okyanusu, kuzeybatıda İngiliz kanalı, kuzeyde Kuzey denizi, kuzeydoğuda Belçika ve Lüksemburg, doğuda Almanya, İsviçre ve İtalya ve güneyde Akdeniz tarafında Monako, İspanya ve Andorra ile çevrili.
Tarih boyunca dünyanın en önemli siyasi ve ekonomik merkezlerinden biri olan Fransa, dünya tarihini değiştiren önemli olaylara ev sahipliği yaptı. Sakin ve pastoral görüntüsüne rağmen Fransa’nın ateşli ve hareketli bir geçmişi var. Fransa Tarihi hakkında bilgileri hazırladığım Fransa Hakkında Bilgiler blog yazımda bulabilirsiniz.
Fransa’nın resmi dili Fransızca. Ülkede İngilizce ve İspanyolca bilinirliği yüksek olmasına rağmen Fransızca dışındaki diller yaygın olarak konuşulmuyor. Fransa para birimi Euro. Türkiye’den 1 saat geri. İspanya nüfusu 67.5 milyon. Hıristiyanlık, Fransa’da baskın olan din ve nüfusun %53’ü Katolik.
Avrupa’nın üç önemli etnik kökeni Keltler, Latinler ve Frenklerin zaman içerisinde yaşadığı birliktelikten oluşan Fransa, hoşgörü ve birlike yaşama kültürünün de en iyi örneklerinden. Fransız olmak bu ülkede bir gurur kaynağı. Her bölgenin kendine has bir mimari tarzı ve karakteristiği var ve kendi adetlerini çok sıkı bir şekilde koruyor.
Özellikle yemekleri ve dilleri bunu en iyi yansıtan özellikler. 14. Louis’den De Gaulle’e kadar birçok hükümet her şeyi merkezileştirmek istemişse de çok güçlü bir inatçılıkla karşılaşmış. Bu tarihi miras ülkede o kadar geniş bir kesime yayılmış ki her nereye giderseniz gidin mutlaka Fransa’nın geçmişinden bir parça görmeniz mümkün.
Güneyde, Dordogne’nin tarih öncesinden kalma mağara resimleri ile Roma anıtları, kuzeyde Gotik katedraller, Loire Şatosu ve elbette Paris’in olağanüstü mimarisi, mutlaka görülmesi gereken yerler. Ülkenin dört bir yanına serpilmiş irili ufaklı şehirler bu konuda oldukça iddialı. Fransa’da ülke içerisinde seyahat etmek oldukça kolay.
Yalnız Fransızlar, televizyon ekranlarında göründükleri gibi değiller. Ülkede neler olup bittiği konusunda pek çok farklı görüş olduğundan, genelde politika, göçmenlik ve inanç gibi konularda derinlere inmek istemiyorlar. Fransa’da bulunduğunuz süre içinde Fransızlara ve geleneksel dillerine olabildiğince saygı göstermeniz bekleniyor.
Birçok Fransız İngilizce bilse de İngilizce konuşmak konusunda istekli değil. Bu yüzden siz İngilizce bile konuşsanız karşınızdaki Fransızdan Fransızca yanıt alabiliyorsunuz. Çok iyi Fransızca bilmeseniz de elinizden geldiği kadar çaba sarf etmeniz, özellikle halka açık yerlerde yüksek sesle konuşmamanız ve insanların rahatsız olacağı konulardan bahsetmemeniz yeterli.
FRANSA’YA GİTMEK İÇİN NE GEREKİYOR
ⓘ Fransa’ya gitmek için ya Yeşil Pasaport sahibi olmanız ya da Schengen vizesi almanız gerekiyor. Henüz hiç vize deneyiminiz olmadıysa Vize Nasıl Alınır ve Vize Ücretleri Ne Kadar blog yazılarım size yol gösterir. Pasaportunuz yoksa Pasaport Çeşitleri ve Pasaport Başvurusu Nasıl Yapılır yazılarımı okuyun.
Yurt dışına çıkarken yurtdışı çıkış harcı ödemeniz gerekiyor. Vize almakta zorlanacağınızı düşünüyorsanız vize istemeyen Vizesiz Avrupa Ülkeleri tavsiyelerimi inceleyin. Daha uygun bir Fransa tatili yapmak için Seyahat Rehberi kategorisindeki uygun otel nasıl bulunur, vize/pasaport, hayat kurtaran akıllı telefon uygulamaları blog yazılarım size yol gösterebilir.
FRANSA’YA NE ZAMAN GİDİLİR
Fransa’yı ziyaret etmek için en iyi zaman bahar (nisan-haziran) ya da sonbahar (eylül-kasım) ayları. Bu dönemlerde seyahat etmek çok daha kolay. Hava ise yıl boyunca genellikle ılıman derecelerde seyrediyor. Temmuz ve ağustos ayları ise ülkenin en kalabalık olduğu zamanlar. Bu dönemlerde yerel halktan birilerini bulmak çok zor çünkü hepsi şehri terk edip tatile çıkıyor.
Asla çok soğuk olmayan Paris’te kar çok ender görülüyor. Yağmur konusunda ise Brittany bölgesi yılın hemen hemen her dönemi yağmurlu. Brest, Ekim ve Aralık ayları arasında çok fazla yağmur alıyor. Genellikle sakin yağan yağmur zaman zaman sis yapsa da genellikle bu durumun bir günden uzun sürdüğü görülmüş değil.
Mayıs ise en kuru ay. Güneydeki Akdeniz kıyısı ise en kuru iklime sahip. Yağmurun en yoğun olduğu zamanlar ilkbahar ve sonbahar ayları. Yazların kuru ve sıcak geçtiği güney Fransa’ya karşın Cannes ise bazen Paris’ten daha fazla yağış alabiliyor.
FRANSA’YA NASIL GİDİLİR
Fransa, Avrupa kıtasında batısında yer alıyor. Fransa’nın kuzeyde Belçika, güneyde Andorra ve İspanya, doğuda İsviçre, Almanya ve Lüksemburg, güneydoğuda Monako ve İtalya ile sınırı var.
Fransa’nın birçok kentine Türkiye’den direkt uçak seferleri düzenleniyor. İstanbul Havalimanından Türk Hava Yolları, İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanından ise Pegasus Hava Yolları Fransa’ya direkt uçak seferleri düzenliyor. Türkiye’den direkt seferlerle ulaşabileceğiniz Fransız şehirleri başkent Paris, Lyon, Nice, Strazburg, Marsilya, Nantes, Toulouse, Bordeaux ve Lille.
Avrupa içinde bir yerden Fransa’ya gitmeyi düşünüyorsanız da en çok tercih edilen tren yolculuğunu seçebilirsiniz. Zira Fransa içinde trenlerle hemen hemen her yere ulaşabilirsiniz. Fransa içinde seyahat etmenin bir başka iyi yolu da otostop çekmek. Sizi arabasına alacak Fransızlar genelde sıcak insanlar, ayrıca ülkede otostopla seyahat etmenin korkulacak bir yanı da yok.
✈️ Ucuz Uçak Bileti Nasıl Alınır
✈️ Uçak Bileti Kampanyaları Nasıl Bulunur
✈️ Türkiye’nin En İyi Online Uçak Bileti Satış Siteleri
✈️ En Ucuz Uçak Bileti Ne Zaman Alınır
Fransa Gezilecek Yerler 📌
Fransa denildiğinde çoğumuzun aklına ilk gelen yer Paris. Batı Avrupa’da bulunan Fransa, dünyada romantizmin başkenti olarak da bilinen Paris’ten ibaret değil. Güneyde Akdeniz’den, kuzeyde Manş Denizi ve Kuzey Denizine, doğuda Ren Nehrinden, batıda Atlas Okyanusuna kadar yayılan geniş bir coğrafyada kurulu Fransa’da görülecek pek çok yer bulunuyor.
Fransa, ziyaretçilerini zenginlikleri ile şımartmayı çok iyi bilen bir ülke. Alplerin muhteşem atmosferinin tam ortasında bulunan kış locaları ve kayak merkezleri, moda ikonu oluşu, Loire Vadisindeki kaleleri ile elbette güney Fransa’nın nefis kumsalları… Kendinizi seçenekler denizinde boğuluyor gibi hissetmeniz normal.
Zira kendine ait dokusu, kültürü ve doğası bulunan pek çok yer, Fransa’yı eşsiz bir konuma taşıyor. Sanat, gece hayatı ve etnik çeşitliliği ile tüm diğer büyük şehirlerden ayrılan Paris bu bağlamda en iyi şehir olsa da Lyon, Bordeaux, Toulouse, Marsilya gibi dünyaca ünlü diğer şehirler de sanat, spor ve hemen her konuda fazlasıyla görülmeye değer.
Fransa’nın güney doğusunda yer alan Alpler, ülkede ve Avrupa’da kayak için en çok tercih edilen yerlerden. Kuzeyde Jura Dağlarına kadar uzanan bu bölge daha çok doğa sporları ve outdoor aktiviteleri ile öne çıkıyor.
Alplerden Akdeniz’e uzanan coğrafyada ise Fransa’nın ünlü Provence bölgesi bulunuyor. Marsilya kentinin de olduğu bu bölgede Roma dönemine ait kalıntılar, rüya gibi kasabalar, üzüm bağları, lavanta tarlaları ve muhteşem lezzetler sunan şirin restoranlar bulunuyor.
Fransız Rivierası, Fransa’nın Akdeniz kıyısının bir bölümüne verilen isim. Zengin ve ünlü simaların sık sık ziyaret ettiği ve oldukça pahalı bir yer. Buna rağmen turistlerin ilgisi hiç de eksik değil, zira burada yıl boyunca akın akın gelen turistleri görmek mümkün. Saint-Tropez, Antibes, Cannes, Nice, Monaco ve Menton gibi tanınmış beldeleriyle Fransız Rivierası Cassis’den İtalya sınırındaki Menton’a kadar uzanıyor.
Basında yer alış şekliyle yüksek sosyetenin tatil tercihi imgesi zihinlere kazınmış da olsa bölgedeki çeşitlilik hayli geniş. En meşhur yeri St. Tropez, Monaco ve her yıl düzenlenen Cannes Film Festivali olsa da daha az bilinen çok güzel yerleri de var. Eze, Saint Paul de Vence ve Grasse’nin parfümleri ilk akla gelenler arasında. Mevsim ise tüm yıl boyunca çok ılıman ve seyahat için oldukça elverişli.
Biraz daha ilerlediğinizde güneyin tadını çıkarmaya devam etmek isteyenlerin karşısına Cannes, Nice ve Monaco gibi sahilleriyle ünlü müthiş şehirlerin bölgesi Côte d’Azur çıkıyor.
Paris, kültürel zenginliği ile ülke tarihinin en önemli merkezi. Elbette Fransa bu on kentten ibaret değil. Cote d’Azur, Loire Vadisi, Biarritz, Arles, Provence, Avignon, Besançon ve daha gezilip görülmesi gereken pek çok bölgeye sahip. Öyle ki Fransa, pek çok özelliği ile başlı başına kendine has bir dünya.
1. Paris
Paris, her yıl 45 milyon ziyaretçinin uğradığı, dünyanın en popüler turist destinasyonu. Işık şehri, Aşk şehri ve Moda’nın Başkenti gibi isimlerle de sıkça anılan Paris, romantik atmosferi, iş hayatı, eğlence, gastronomi, moda, kültür ve sanat gibi endüstrilerde zirvenin tartışılmaz ismi.
Önemli tarihi olaylara sahne olan meydanları, kafeleri, mutfak kültürü ve sanatçılara ilham veren sokaklarıyla her tür insanı bir mıknatıs gibi kendine çeken Paris, herkesi evine bir şekilde mutlu yollamayı gayet iyi biliyor. Eyfel Kulesi, Şanzelize Caddesi, Notre Dame Katedrali’nin yanında dünyanın en iyi müzelerinden olan Louvre bu efsanevi şehirde yer alıyor.
Gustave Eiffel tarafından tasarlanan ve günümüzde Fransa’nın sembol yapısı haline gelen Eyfel Kulesi, Paris gezilerinin en popüler adreslerinden. 1887-1889 yılları arasında inşa edilen ve ilk yapıldığı dönemlerde geçici olarak kullanılması düşünülen kule, beklenin üzerinde bir ilgi gördüğü için bugün hala şehri süslemeye devam ediyor.
Gotik tarzı ve ihtişamlı mimarisiyle göz kamaştıran Notre Dame Katedrali, 69 metre yüksekliğinde ikiz kuleleriyle ünlü. Kulelerinin yanı sıra Bakire Taçkapısı, Uçan Payangalar, Gülpencereler gibi bölümleriyle de bilinen katedral, inşa edildiği 1163-1334 yıllarından bu yana şehrin en önemli ibadethanelerinden
Dünyanın en büyük sanat müzesi olarak anılan ve tamamını gezmek için bir günün asla yeterli olmadığı Louvre Müzesi, giriş kapısı önüne sonradan inşa edilen Cam Piramit sayesinde ününe ün katmış durumda. Fransız İhtilali’nden sonra açılan ilk müze olan Louvre’de Mona Lisa, Milo Venüsü gibi eserlerin de aralarında bulunduğu 35 binden fazla eser sergileniyor.
Sacre Coeur Bazilikası, mimarisiyle göz alan evleri ve her köşesinden sanat fışkıran sokaklarıyla büyüleyici bir atmosfere sahip olan Montmartre Tepesi, deniz seviyesinden 130 metre yükseklikte bulunuyor. Geçmişte Vincent van Gogh ve Salvador Dali gibi ressamların atölyelerinin yer aldığı bir bölge olduğu için Ressamlar Tepesi ismiyle de anılıyor.
Paris’e gidip de Şanzelize Caddesi‘ne uğramadan dönmek olmaz. Hem Paris’in hem de ülkenin en ünlü ve lüks caddelerinden olan Şanzelize, 1667 yılında yapıldı. Günümüzde Paris’in en pahalı mağazalarının, kafe ve restoranlarını yer aldığı bir cazibe merkezi haline gelen Şanzelize Caddesindeki Zafer Takı‘nı da mutlaka görmelisiniz.
Avrupa’nın masalsı şehri Paris’te Seine Nehri kenarında yürüyüş yapın, romantik Lüksemburg Bahçesi‘nde dolaşın. Açıldığı 1992’de bu yana her yıl yaklaşık 15 milyon ziyaretçiyi ağırlayan, Fransa turları gözdesi Paris Disneyland’da eğlenin.
Şehirde iki bin hektarlık bir alanı kaplayan devasa bir eğlence merkezi olan Disneyland, Amerika Birleşik Devletleri sınırları dışında kurulan ikinci Disneyland olmasıyla da ünlü. Disneyland Park ve Walt Disney Studios Park olmak üzere iki bölümden meydana gelen Disneyland Paris, şehir merkezine yaklaşık 32 kilometre uzaklıkta konumlanıyor.
2. Strazburg
Strazburg, Fransa ve Almanya sınırında bulunan Alsace-Lorraine bölgesinin başkenti. Avrupa’yı derinden etkileyen önemli savaş ve anlaşmalara ev sahipliği yapmış. Avrupa Parlamentosu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Avrupa Konseyi gibi üst düzey makamlara ev sahipliği yaptığından Avrupa’nın Başkenti unvanını taşıyor.
Fransa gezilecek yerler arasında yer alan Strazburg, 1988’den beri UNESCO Dünya Mirası Listesinde. Karma yemek kültürü, katedralleri ve korunmuş şehirleri ile bu bölge görülmeye değer. Şehrin tarihi merkezi olan Grande Ile’de Fransız ve Alman mimarisinin en iyi örneklerini görmek mümkün.
Strasbourg, ziyaretçilerine birçok müze, dükkân, kafe, astrolojik saat ve 300 yıllık el yapımı oymacılığın bulunduğu çarpıcı pek çok Gotik katedral görme fırsatı da veriyor. 300 yaşında ve hala çalışmakta olan astrolojik saati, girift oymalı dış cephesiyle görkemli gotik katedral bile tek başına Strazburg’u Fransa’nın görülmesi gereken yerlerinden biri yapmaya yetiyor.
Almanya sınırındaki kentte Alman kültürü baskın. Avrupa Köprüsü’nden geçerek Almanya‘ya gidebilirsiniz. Pegasus ve Türk Hava Yolları Strazburg’a direkt uçuyor.
3. Lyon
Lyon, Fransa’nın doğu bölgesinde bulunan, Marsilya ile Paris arasında kalan Rhone bölgesinin başkenti. Avrupa’nın en yüksek noktası olan Alp Dağlarının Mont Blanc Zirvesi de İtalya-İsviçre sınırındaki Rhône-Alpes bölgesinde yer alıyor. Uzun ve zengin bir tarihe sahip olan Lyon, günümüzde Fransa’nın en büyük üçüncü şehri konumunda.
Pek çok özelliğinin yanı sıra ününü ‘Dünyanın Gastronomi Başkenti’ unvanından alan Lyon, UNESCO Dünya Mirası Listesinde. Tarihi, mimarisi, mutfağı ve canlı kültürü ile öne çıkan Lyon’un her sokağında farklı bir etkinliğe denk gelmek mümkün. Üstelik hepsinin de kendine has bir özelliği var.
İki kısımdan oluşan şehirde, klasik mimari ‘Vieux Lyon’ adı verilen tarihi bölge, canlı kültürel hayat için ise yeni şehir bölümü keşfedilebilir. 19. yüzyılın ikinci yarısında şehre hâkim bir konumda inşa edilen Notre Dame de Fourviére Bazilikası kentin simgelerinden. Presqu’ile sokaklarında şehir hayatını koklayıp, şık bir yemek yiyebilir, daha sonra Croix-Rousse’un saklı geçitlerinde bohem hayatı tadabilirsiniz.
Örneğin Presqu’ile, şehrin tam kalbinde restoran ve barlarıyla meşhurken, Croix-Rousse yüzlerce gizli patika yolu ile biliniyor. Fourviere, Roma dönemi kalıntıları ve Gotik kiliselere sahipken, Brotteaux bölgenin en elit ve zengin bölgesi olmakla birlikte muazzam güzellikteki Tete d’Or Park’a da ev sahipliği yapıyor.
Şehir turunuz yorucu geçerse Fransa’nın en büyük şehir parklarından Brotteaux’daki Tete d’Or parkında Saône Nehri boyunca yürüyün. Şehir yakınlarındaki Beaujolais bölgesi üzüm bağları ve bağbozumu turlarıyla görülmeye değer. ‘Alplerin Venediği’ olarak bilinen Annecy Köyü‘ne de gidin. Sadece THY Liyon’a direk uçuyor.
4. Provence
Provence, Fransa’nın güneydoğusunda Akdeniz kıyısında yer alan ünlü Fransız Rivierası bölgesi içerisinde kalıyor. Aix-En-Provence gibi sakinliği, üzüm bağları, lavanta bahçeleriyle bilinen yerleşim yerleriyle meşhur. Aşık olunacak güzellikteki Provence, şarabın, doğanın ve tarihle dolu bir açıkhava müzesi özelliğinde.
La Roque d’Anthéron Kasabası’ndaki Silvacane Manastırı, Gorges de Régalon, Chateau de Floran, Temmuz – Ağustos aylarında çiçek açan Luberon lavanta tarlaları ve Cours Mirebeau ve etrafındaki şirin sokaklar Provence’da başlıca gezilecek yerler arasında.
5. Marsilya
Marsilya, Fransa’nın en büyük ikinci kenti. Bouches-du-Rhône ilinin ve Provence-Alpes-Côte d’Azur bölgesinin merkez şehri. İzmir Foça‘dan MÖ 600’de yola çıkan İyonyalılar, Marsilya kıyılarında yerleşerek koloni oluşturmuşlar. Marsilya Limanındaki pirinç plakada, “Bu şehir, MÖ 600’de Anadolu’dan gelen Phokaialılar tarafından kurulmuştur” yazıyor.
Avrupa’nın da en eski şehirlerinden olan kent Fransa’nın güney doğu kıyısında, Akdeniz’e bakan şehir, 2013 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilmişti. Fransa’da Akdeniz kimliğini en çok hissedeceğiniz şehir olan Marsilya’yı diğer şehirlerden ayıran en büyük özellik ise birçok üniversite ve endüstriyel şirketlerle ortaklıklar yapıyor oluşu.
Tarihi iki kale tarafından kuşatılmış olan bu liman, deniz kenarı, kafeler, dükkânlar ve barlar ile sıralanmış. Antik Roma kalıntıları ve Orta çağ mimarisini göz dolduruyor. Tarihi eski limanda bir tur atıp, deniz kenarında dizilmiş kafelerde soluklanıp, Fransa’nın en güzel parklarından biri olan Borely Parkı’nda yürüyüşe çıkın.
Modern mimariye meraklıysanız Avrupa ve Akdeniz Medeniyetleri Müzesi MuCEM’i ve ünlü mimar Le Corbusier’in tasarladığı Unité d’Habitation’ı ziyaret edin. Notre Dame de la Garde Kilisesi ve If Adası Şatosu da şehirde görülmesi gereken yerlerden. Marsilya’nın güneyinde, sıra sıra fiyortlardan oluşan Calanques adı verilen kayalıklar bölgesi keşfe değer.
6. Nice
Nice, Fransızların en popüler ve en elit tatil bölgesi. Akdeniz sahilinde, Marsilya ile Cenova arasında yer alan şehir, Paris’ten sonra ülkenin en ünlü turizm merkezi olarak kabul ediliyor. Ülkenin en büyük beşinci büyük kenti olan Nice, popüler olmasına rağmen huzurlu ve dingin bir şehir olmayı başarmış.
Fransız rivierasının başkenti olan kentin sadece eski şehir merkezi olan Vieux Nice’teki restoran, kafe, mağazalarını bile gezseniz inanılmaz keyif alacağınıza eminim. Palmiyelerin sıralandığı İngiliz Gezinti Yolu, Melekler Körfezi, performanslarıyla ünlü opera binası Opera de Nice, meşhur Massena Meydanı, rengârenk Çiçek Pazarı görülecek yerler arasında.
Kilometrelerce olan sahilleri bir yana, Eski Müzik Enstrümanları Müzesi, Massena Meydanı, Kale Tepesi, St. Nicholas Rus Ortodoks Katedrali, Cours Saleya Pazarı, üney Fransa’nın modern sanat merkezi olarak nam salan MAMAC ve Musee Matisse ile Musee Chagall gibi gezilip görülecek pek çok yere sahip.
7. Bordeaux
Bordeaux, Garonne nehrinin hemen yanı başında Atlantik Okyanusunun yalnızca yarım saat kadar içerisinde bulunan bir liman şehri. Güneybatı Fransa’da, Akitanya bölgesinin Gironde bölümünde yer alıyor. Elbette çoğu liman şehrinde olduğu gibi burası da oldukça canlı bir kent.
Aquitaine-Limousin-Poitou-Charentes bölgesinin kalbi tarihi Bordeaux, Mimarisi, tarihi yerleri, dünyaca meşhur alışveriş mekânları ve dünyanın en önde gelen kültür sanat etkinlikleri ile Fransa kültüründe ayrı bir yere de sahip. Dünyanın en ünlü kırmızı ve beyaz şaraplarının üretildiği bir bölge olarak şarap tutkunlarını ağırlıyor.
Şehrin merkezinde üç yüz elliden fazla tarihi yapı ve anıt bulunuyor. Bunların arasında Orta çağ kiliseleri ile Ponte de Pierre gibi tarihi köprüler de bulunuyor. Şehir ayrıca Place de la Bourse gibi olağanüstü plazalara da sahip. Aynaya benzeyen görüntüsü ise görülmeye değer.
Görkemli Quinconces Meydanı, romantik bir yürüyüş için mükemmel. Place de la Bourse, Grand Theatre de Bordeaux, Bordeaux Katedrali ve Aquitaine Müzesi bu listenin başında yer alıyor. Bordeaux şehrine yapılan ziyareti, çevredeki üzüm bağları, tabloyu andıran kırsalı ve şatolarıyla ünlü Dordogne bölgesine yapılacak bir geziyle tamamlamak mümkün.
8. Toulon ve Avignon
Toulon, Fransa’nın Akdeniz kıyısındaki bir liman kenti. Côte-d’Azur Bölgesinin üçüncü büyük kenti olan Toulon, Fransız donanmasının önemli üslerinden biri olmakla birlikte gemi yapım, balıkçılık ve şarapçılıkta da gelişmiş. Şahane bir sahil şeridine sahip olan kent, 16. yüzyılda Barbaros Hayrettin Paşa komutasındaki Osmanlı donanması tarafından da üs olarak kullanılmış. Pek çok tarihi yapı ve müzesi bulunan kent, yıl boyu ılıman bir iklime sahip.
Avignon, Fransa’nın yine Côte d’Azur bölgesi içinde kalan ve Rhône Nehri’nin kıyısında kurulmuş şirin bir yer. Orta çağdan kalan şehir duvarı, Palais des Papes (Papalık Sarayı) ve UNESCO Dünya Miraslarından sayılan Pont St. Bénézet Köprüsü ile ünlü olan Avignon, aynı zamanda 1947’den beri her yıl Temmuz ayında düzenlenen Avignon’da Avignon Festivali kutlanıyor. Papaların Şehri olarak bilinen Avignon’da festival zamanı tiyatro, dans ve şarkı gösterileri için açık havada sokak eğlenceleri düzenleniyor.
9. Toulouse
Toulouse, Fransa’nın güneybatısında ülkenin üçüncü en yüksek gayri safi milli hasılasını üreten, Avrupa havacılık sanayisinin merkezi ve üniversiteleri ile bir öğrenci kenti. Pembe Şehir olarak bilinen ve Akdeniz lezzetleri ile çekiciliği doruğa ulaşan Toulouse, zarif bir meydan olan Place du Capitole, St. Sernin Bazilikası, Jakobenlere ait kilise ve manastırlara sahip.
Aynı zamanda Avrupa’nın en eski kanalı olan ve UNESCO Dünya Mirası kapsamında korunan Canal du Midi’ye de sahip. Toulouse’de aynı zamanda popüler bir uzay müzesi de bulunuyor.
10. Lille
Lille, ülkenin kuzeyinde, Belçika sınırındaki en büyük Fransız kenti. İsmi Deûle Irmağı’ndaki bir adadan gelen ve tarih boyunca Roma etkisinde kalan Lille’in tarihi şehir merkezi, Flaman mimari dokuları ve çan kuleleriyle ünlü. Aynı zamanda on yedinci yüzyıldan kalan meşhur kalesi, Lille Sanat Galerisi gibi pek çok çağdaş sanat akımını sergileyen galerileriyle de biliniyor. Çocuklarıyla seyahat edeneler için ise, Lille Hayvanat Bahçesi oldukça popüler.
11. Nantes
Nantes, Fransa’nın batısında Loire ve Erdre Nehirlerinin birleşme noktasına kurulan ve Batı Fransa Metropolü olarak adlandırılan bir Fransız kenti. Diğer yandan çevre dostu yaşamıyla, Avrupa Yeşil Başkenti unvanına sahip olan kentin liman üzerine kurulmuş sanayi kenti olma özelliği de bulunuyor.
Fransa’nın en büyük altıncı metropoliteni olan Nantes, şehirden ziyade şirin bir kasabayı andırsa da, geniş caddeleri ve boylu boyunca bisikletle seyahat edebileceğiniz sakin bir yer. Bir öğrenci kenti olan Nantes, gençlerin oluşturduğu nüfusuyla da neşesini her daim koruyor. Jules Verne’in Evi, Jardin des Plantes de Nantes isimli botanik bahçesi, şarapları ve sokak aralarındaki sevimli kafeleriyle tanıdığımız Fransa’dan farklı ve bir o kadar da güzel bir kent.
12. Normandiya
Fransa’nın en bakir bölgelerinden biri olan Normandiya (Normandy), Kuzey Atlantik Kıyısı boyunca uzanıyor. Zengin tarihi geçmişi ile öne çıkan bölgede kaleler, katedraller, savaş alanları ve etkileyici sahiller göz dolduruyor. Kendine has bir yemek kültürünün olduğu bölge Monet’nin evi, adı Fransa’nın ulusal kahramanı olan Jeanne d’Arc ile anılan Rouen kenti ve elbette Mont St. Michel Adası ile de ünlü.
13. Mont Saint-Michel
Mont Saint-Michel, Avrupa’nın en güçlü gelgit akıntıları arasında yükselen taşlık bir ada. Gerçek olamayacak kadar güzel bir yer burası. Burası Fransa’nın kuzeybatı kıyılarında, Fransa’nın kuzey batı kıyılarındaki Aşağı Normandiya’nın Manche ilinde yer alıyor. Gelgit adaları arasında en çok bilinen bölge olan Saint-Michel, Orta Çağ mimarisi, birbiri üzerine yapılmış binaları ve en tepede adanın tacı gibi duran Saint-Michel Manastırı ile oldukça ilgi çekici bir destinasyon.
Engin çamur düzlüklerinin ve güçlü gel git dalgalarının ortasında yükselen bu kayalık, sular yükseldiğinde bir ada görüntüsü verirken, sular çekildiğinde çölün ortasında bir vaha gibi görünüyor. Çevre uzunluğu 900 metreyi bulan Mont Saint-Michel, 88 m yüksekliğe ulaşıyor.
Bu tepeliğin zirvesinde Başmelek Mikael’e adanmış bir katedral yer alıyor. Görenleri hayran bırakacak güzellikteki manastır, kendilerini kiliseye adayan keşişler tarafından milattan sonra 708’de Avranches piskoposunun başmelek Mikail tarafından ziyaret edilmesinin ardından yapılmış. 708 yılından beri ayakta duran bu yapı baş döndürücü. Fransa’da görülecek en önemli noktalardan biri.
14. Breton
Fransa’nın batısında yer alan Breton (Brittany) bölgesi daha çok Kelt kültürünün hissedildiği bir yerleşim merkezi. Enfes deniz ürünleriyle öne çıkan bölgenin muhteşem kıyı şeridi yaz aylarında ziyaretçi akınına uğruyor. Loire Vadisi ise yumuşak, verimli bir kırsal bölge olmasının yanında şatolarıyla ve lavantalarıyla ziyaretçilerini büyülüyor.
15. Loire Vadisi
Loire Vadisi, Fransa’nın bir başka turistik destinasyonu olarak ülkenin tam göbeğinde nefes kesici manzaralar, heybetli şatolar, olağanüstü güzellikte üzüm bağları ve tarihi kasabalara sahip bir bölge. Fransa’nın bahçeleri olarak anılan Loire Vadisi, Loire Irmağının orta bölümünde, 280 km uzunluğa ulaşan bir coğrafi bölge.
Loire Nehri boyunca Fransa’nın en güzel kasaba ve şatoları arasında kıvrılarak uzanıyor. Tarihi yapıları, görkemli şatoları ve gastronomisiyle Fransa’nın gezilebilecek en güzel bölgelerinden biri. Fransızca adıyla Val de Loire, UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alıyor. Orta Çağdan itibaren, Fransız ve Fransız Anjou Hanedanının soyundan gelen İngiliz krallarının tercih ettikleri bir yerleşim yeri olmuş.
Bölgede Orleans ve Tours gibi iki büyük şehirden ayrı, Blois, Amboise, Angers, Chinon gibi küçük şehir ve kasabalar bulunuyor. Loire Şatoları ve Normandiya’yı kapsayan Fransa turları da ülkemizde düzenleniyor. Vadide şarap tadımı ve şarap turları yapan birçok şarap imalathanesi var.
Loire Vadisinde görkemi ve estetiğiyle baş döndüren şatoların başında Chenonceau Şatosu geliyor. İhtişamlı şatolarıyla tanınan bölgedeki diğer şatolar Chambord, Villandry, Amboise, Rivau, Chinon en çok ziyaret edilenler arasında. Ünlü çizgi film kahramanı Tenten’in Chenverny Şatosu da gezilecek yerler listenizde olsun. Loire Vadisi başkent Paris’e yaklaşık 200 km mesafede yer alıyor.
16. Arles
Fransa’da görülecek yerlerden biri olan Arles, Güney Fransa’da yer alıyor. Dar sokakları ve küçük meydanları, Orta Çağ havasını hissettirmeye yetiyor. Burası Ressam Vincent Van Gogh’un 1888 yılında taşınarak bir süre yaşadığı, usturayla kulağını kestiği yer aynı zamanda. Bu yüzden adı sıklıkla usta ressamla anılıyor.
Şehrin en çok ilgi çeken bölgesi ise, içerisinde bir amfi tiyatrosu da bulunan Roma dönemi mimari kalıntıları. Bu dev arena artık boğa güreşleri, festivaller ve özel etkinlikler için kullanılıyor. Bir diğer önemli Gallo-Roman binaları ise Klasik Tiyatro, Cryptoprticus, Dikilitaş ve St. Trophime Kilisesi. Şehir ziyaretinizde Saint Trophime Kilisesi de görülmeye değer. Liyon veya Marsilya en yakın şehirler.
17. Biarritz
Biarritz, İspanya’nın birkaç kilometre ötesinde, Fransa’nın Bask kesiminin kalbinde yer alan sessiz, ancak bir o kadar da zarif bir deniz kenarı dinlenme yeri. Biscay Körfezi’nde yer alan ve muhteşem bir sahili bulunan Biarritz’in ayrıca sörf yapmak isteyenler için de çok uygun bir yer.
Okyanusun devasa dalgaları ve bol rüzgar bu şehri bir sörf merkezine haline getiriyor. Özellikle yaz aylarında gidip, muhteşem plajlarında denizin ve güneşin tadını çıkarmak tavsiye ediliyor.
En meşhur plajı Grand Plage, yaz aylarında oldukça kalabalık olsa da Prince de Galles Bulvarında sörf yapanların gittiği bir plajı daha var. Biarritz’in bir diğer göze çarpan yapısı ise körfezdeki ‘Rock of Virgin‘ adındaki doğal taş oluşumu. Rock of Virgin, anakaraya Gustave Eiffel tarafından yapılan bir demir köprü ile bağlanıyor.
18. Burgonya
Ülkenin en eski yerleşim yerlerinden biri olan Burgonya (Burgundy), yemyeşil vadileri, Romanesk kiliseleri, yemekleri ve şarap kültürü ile tanınıyor. Atlantik kıyısından Bordeaux kentine uzanan ve Poitou-Charentes bölgesinden geçen hac yolu üzerinde çok sayıda tarihi yapı bulunuyor.
19. Midi-Pyrénées ve Auvergne
Fransa’nın güneyinde İspanya sınırına kadar uzanan Pireneler (Pyrenes), Bask bölgesinden Atlantik’e, Akdeniz’deki Roussillon Katalan adalarına kadar devam eden çok büyük bir bölge. Kayak başta olmak üzere doğa sporları, yürüyüş rotaları ve plajlarıyla bilinen bölgede muhteşem manzaralar bulunuyor.
Akdeniz kıyısına devam edildikçe Languedoc’un enfes manzaraları, Orta Çağ kentleri ve Cathar Kalesi ile karşılaşıyorsunuz. Küçük ve sakin bir köy olan Massif, meydanı, nehirleri, ormanları, Auvergne Bölgesi’ndeki volkanik toprak örtüsü ile çok güzel bir yer.
20. Korsika
İtalya’nın batısındaki Sardinya Adasının kuzeyine düşen Korsika (Corsica), bin kilometrelik kıyıya ve iki yüzden fazla plaja sahip büyülü bir ada. Fransa’nın güneydoğusunda yer alan ve Napolyon’un da doğum yeri olan Korsika hem İtalyan kültürünü hem de mutfağını yakından tanımak için gidilebilecek en güzel yer.
21. Besançon
Besançon, Fransa’nın doğusunda yer alan Franche-Comté bölgesinin başkenti. Saat teknolojisine uzun bir süre ev sahipliği yapmasının en güzel örneğini ise Saint-Louis Katedralinde yer alan astronomik saatten anlamak mümkün. Geçmişi iki bin yıl öncesine uzanan kent, Victor Hugo’nun da doğduğu yer
İsviçre sınırının yakınlarında, Doubs Irmağının kıvrıldığı yere kurulan şehir, 1504’ten bu yana ziyarete açık olan ve toplam on dört kilometre uzunluğa sahip Grotte d’Oselle isimli bir yeraltı mağarasına sahip. Bir üniversite kenti olmasının yanında pek çok müzesi de bulunan Besançon, Fransız kültürünün izini süreceğiniz farklı bir bölge.
Fransa, Avrupa’nın önde gelen moda ve alışveriş merkezlerinden. Tasarım ve marka yaratma konusunda bir hayli başarılı olan Fransızlar, özel tasarım ürünleriyle alışveriş tutkunlarını ağırlamaktan keyif alıyor. Giyim ve parfümeri alanında dünyanın zirvesinde yer alan Fransa’da hardal, peynir, şarap, porselen ve antika ürünlerini satın alabilirsiniz.
FRANSA’DA NE YENİR
Fransa, dünyada gastronomi kültürü ile öne çıkan en önemli ülkelerden biri. Dünyaca ünlü Fransız yemekleri, birçok ülkenin mutfağını etkilemiş. Fransız mutfağının belli başlı yemekleri başlangıçlar, çorbalar, balık ya da et yemekleri, peynir ve şarap şeklinde sınıflandırılıyor.
Ülkede kafe ve restoranda yemek yeme kültürü gündelik hayatın bir parçası olarak görülüyor. Çay ve kahve eşliğinde kruvasanla güne başlayan Fransızlar, beş çayında çayın yanında kek ya da turta tüketiyor. Akşam yemekleri ise saat 8’den sonra yeniliyor.
Fransa, yalnızca Avrupa’nın değil, tüm dünyanın en çok turist ağırlayan ülkelerinden biri. Köklü kültürel mirası, siyasi tarihi ve etkileyici mimarisiyle adından sıklıkla söz ettiren Fransa, seyahat etmeyi seven herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği özellikte. Zengin tarihi ve kültürel birikimiyle öne çıkan Fransa’nın dört bir yanında bambaşka bir dünyanın kapıları açılıyor.
Merhaba, Fransa’ya bilet aldım Tek Başıma Gezeceğim. Ancak nereye nasıl giderim hiç bilmiyorum. Bana Yardımcı olur musunuz?
Nereye nasıl giderim ne yapmak lazım yolumu nasıl bulurum. Otobüs biletini nasıl alırım gibi.
Teşekkürler
Şu yazılara göz atabilirsin:
https://yoldaolmak.com/fransa-nerede-fransaya-nasil-gidilir.html
https://yoldaolmak.com/paris-nerede-parise-nasil-gidilir.html
Gezilecek yerler için de yukarıda bilgiler var.
Yürüyerek veya metroyla gideblirsin. Her metro girişinde bilet satılıyor, veya kalacağın güne göre 2-3 günlük Paris Card alabilirsin. Bir kere alırsın kartı, tüm ulaşımlarda geçer.
Booking’e girerek de merkezi yerde bütçene göre otel veya hostel bulabilirsin.
https://yoldaolmak.com/hostel-nedir.html
https://yoldaolmak.com/nasil-ucuza-gezilir-konaklama-alternatifleri.html
https://yoldaolmak.com/en-iyi-otel-web-siteleri-otel-arama-motorlari.html
Hayalimdeki ülke 💚💚💚
Paris, Paris ve yine Paris 🙂 Bie de belki bu yıl lavanta tarlaları.
Colmar diyorum.
Katılıyorum size, ben doyamadım o küçücük yere. Mutlaka görülmeli
Marsilya ve Cote d Azur bölgesini gezdim ben. Tek kelimeyle harika 🙂 Aix en Provence’i unutmuşsunuz ama 🙂
Fransa’da sadece Paris’i gördüm, 3 gün gezdim ama doyamadan ayrıldım. Bu kadar güzel yerleri gezmek için en az bir ay orada kalmak lazım. Teşekkürler…
Strasbourg disinda Colmar da cok guzeldir, yine Alsace bolgesinde o da. Tavsiye ederim. Özellikle yilbasi marketleri bir nefis 🙂
Klişe ve acele bir liste olmuş ilave en az bir on yer daha yazabilirim.
Kesinlikle klişe, ama sadece giden ve bilen için. Ama ilk defa Fransa’ya gidecekler için değerli bir içerik. Böylesi yazıyı hiç okumamış ve henüz Fransa’ya ayak basmamış olanları da göz önüne alın.
Hayalimdeki ülkelerden biri. Paris’de Eyfel kulesine karşı kahvemi yudumlamak!
Fransa’nın güneyinde 10 gün süren bir yolculuk yapmıştım. Rüya gibiydi köyleri, doğası, insanları ve tabii ki şarapları.