Alaçatı, canlı dar sokakları, cumbalı taş evleri, otantik mekanları ve tasarım dükkanlarıyla her mevsim ilginç ve güzel. Yaz döneminde begonvillerin süslediği güzelim sokakları dolup taşıyor. Alaçatı denildiğinde akla ilk gelen şeyler arasında, sörf, rüzgar, taş evler, değirmenler, dar sokaklar ve damla sakızlı dondurma geliyor olsa da aslında bu şirin mahalle hakkında bilinmeyen pek çok ayrıntı var.
Eskinin şirin Ege köyü, İzmir‘in tatil beldesi Alaçatı bugün ülkenin en elit turizm noktalarından birine dönüştü. Dönüşüm hikayesi çok uzun, bunu anlatmayacağım; ama Türkiye‘nin dört bir yanından Alaçatı’yı görmeye gelenlere, bu muhteşem tatil rotasıyla ilgili az bilinen detayları hatırlarsam eğer Alaçatı’ya farklı gözle bakabilirsiniz belki.
Alaçatı Hakkında Az Bilinen 12 Şey
1. Alaçatı’nın Osmanlı zamanında Alacaat Aşireti’nin yaşadığı bir yaya-müsellem yani piyade ve süvari köyü olduğu biliniyor
İzmir şehir merkezine yaklaşık 70 kilometre uzaklıkta, Çeşme ilçesine bağlı bir sahil beldesi olan Alaçatı, Antik dönemden bu yana kullanılan bir yerleşim yeri. Anadolu’nun batıya doğru uzanan en uç noktalarından biri olan Çeşme Yarımadasında Çeşme ve Urla kasabaları arasında yer alıyor. Bölge için Agrillia, Alatsata, Alacaat ve en son olarak da Alaçatı isimleri kullanıldı. Günümüzdeki ismini de Alacaat aşiretinden almış.
Alaçatı hareketli ve bazen de gürültülü bir yer. Oteli seçerken buna dikkat etmek gerek. Benim şimdiye kadar kaldığım ve memnun Kurabiye Hotel, Alura Boutique Hotel, Hay Otel, Salbakos Otel butik otel seçeneklerine göz atın. Bütçenize uygun olanı seçin.
2. Alaçatı’nın tarihi 1850’li yıllara dayanıyor
Dönemin Osmanlı sadrazamı Alaçatı’nın güneyindeki bataklık bölgeyi kurutun emrini verince, bataklığın kurutulması ve bugünkü Hacı Memiş bölgesindeki tarlalarda çalıştırılmak için bölgeye Sakız Adası‘ndan Rum işçiler getirtilir. Yapılan drenaj kanalları sayesinde bataklık kurutulur ve limana çevrilir.
Kanal inşaatında çalışmak üzere gelen Rum işçilere limana bir kilometre içeride bir kasaba inşa etme izni verilir ve o zamanın ismiyle Agrilia, günümüzün adıyla Alaçatı kasabası doğmuş olur. Büyük toprak sahibi Türkler tarlalarını ‘imar’ edip işlemeleri koşulu ile verirler. Rumlar Alaçatı’yı imar etmişler ve Alaçatı’da bağcılığı geliştirmişler.
3. Alaçatı Limanından Sakız Adası ve Fransa’ya şarap ihracatı yapılıyordu
Alaçatı’da yerli nüfus harpte savaşırken, Rum gençleri bağcılıkla uğraşır, zeytinliklere yardımcı olmaya başlar. Böylece yalnızca Alaçatı’nın değil, Çeşme, Karaburun ve Urla’nın da kaderi değişir. Avrupa’daki üzüm bağları bir hastalık yüzünden kullanılmaz hale gelince Avrupa’nın üzüm ve şarap ihtiyacına cevap veren bütün limanlar değerli hale gelir.
Alaçatı’nın verimli topraklarında yetişen kaliteli üzüm ve şaraplar, Alaçatı Limanından dünyaya gönderilir. O dönemde bağcılık ve buna bağlı olarak şarap üretimi, aynı zamanda zeytincilik ve zeytin yağı üretimi nedeniyle Alaçatı ekonomisi gelişir.
4. Alaçatı’ya hayran bıraktıran tarihi taş evler 1850-1890 arasında inşa edildi
Alaçatı’nın begonviller sarkan Arnavut kaldırımlı evlerin tarihi 1850-1890 yılları arasında inşa edildi. 1878-1881 yıllarında iki büyük depremde Alaçatı evlerinin yüzde 80’i hasar gördü. Şimdi Alaçatı’da gördüğümüz evler deprem sonrası döneme tekabül ediyor.
Rum ve Osmanlı mimarisinden izler taşıyan evlerde kullanılan ve Alaçatı dokusunu kazandıran taşlar Alaçatı’nın kendi yöresel taşı. Ağırlıklı olarak bitişik, bahçeli ve iki katlı konutlardan oluşuyor. Rumlar taş evlerin zemin katlarındaki depolarda üzüm depolayıp şarap üretirlerken Türkler aynı mekanı tütün depolamak için kullandılar.
5. Geçmişte Alaçatı’daki baskın nüfusu Rumlar oluşturuyordu
Alaçatı’da 1800’lerin sonuna kadar Türk nüfusu çok azdı. O dönemde Alaçatı ve Çeşme’nin nüfusu yaklaşık 45 bin kişiydi ve bunun 40 bini Rum’du. Bugün Alaçatı nüfusu 10 bin civarında. Yazın bu rakam 80 bini buluyor.
Balkan Savaşı sırasında bölgeye çok sayıda Müslüman göçmen gelir ve birçok Rum bölgeden ayrılır. 1919’da Rumlar Yunan işgali sırasında geri döner ama 1922’deki mübadele sonrası Türkler tekrar ağırlık kazanır. Kavala, Selanik, İstanköy ve Girit’ten gelen Türkler, Arnavut ve Boşnak göçmenler Alaçatı’ya yerleştirilir.
6. Üzüm bağlarının yerini tütün tarlaları alır
Alaçatı’da mübadele sonrası yaşam zorlaşır. Şaraptan anlamayan göçmenler bağları söker ve yerine tütün eker, hayvancılık yapmaya çalışılır. Bu iki geçim kaynağı da Rumların bağcılığı ve şarapçılığı kadar başarılı olamaz. Türk halkı alışık olduğu tütüncülük ancak 1930’larda Alaçatı’nın en önemli sektörü haline gelir.
1950’li yıllardan itibaren tütüne dayalı ekonominin zayıflamaya başlaması ile Alaçatı insanı İzmir’e göç eder. 2000’li yıllarda Alaçatı’nın İstanbullularca keşfedilmesiyle kaderi tekrar değişir. Alaçatı, İstanbulluların yatırımlarıyla markalaşma yönündeki ilk adımlarını bu dönemde atar.
7. Alaçatı Kasaba merkezinin denize kıyısı yok
Antik dönemden bu yana yerleşimin devam ettiği Alaçatı kasabası güneyindeki Alaçatı Körfezi ile kuzeyindeki Ilıca Koyu’nun tam ortasında kurulmuş. Alaçatı’yı görmemiş birçok kişi, kasabayı deniz kenarında sanıyor. Oysa Alaçatı kasaba merkezinin denize kıyısı yok.
8. Alaçatı, tarihi dokusunun bozulmaması için 2006’da kentsel sit alanı ilan edildi
Alaçatı’nın taş evleri, Rum ve Osmanlı mimarisinden izler taşıyor. Tarihi yapıların aslına uygun biçimde restore edilerek son dönemde restoran, kafe ve butik oteller biçiminde turizme kazandırılan bölge aynı zamanda kentsel SİT alanı korumasında. Temmuz 2006 tarihinde geleneksel doku içindeki üç mahallede yer alan 1763 adet yapı kayda geçirildi.
9. Alaçatı’nın Arnavut kaldırımlı sokakları ve ünlü taş evleri, sıcaktan kurtulmak için kuzey-güney yönünde güneşi az, rüzgarı ise bol alacak şekilde düzenlenmiş
Alaçatı’nın tarihi yerleşim dokusu, bitişik inşa edilmiş iki katlı Türk ve Rum mimari tarzlarındaki yapılardan oluşuyor. Yöresel taş kullanılarak yapılmış yığma taş yapılar, dar sokaklar ve yel değirmenlerinden oluşan kendine has bir atmosfere sahip.
10. Alaçatı, rüzgâr sayesinde dünyanın en iyi ilk üç windsurf merkezi arasında yer alıyor
Alaçatı’ya asıl ününü getiren, rüzgarı ve sörf tutkunları için bir numara olan sahili. 1995’lerde sörf sporuna uygun bir yer olduğunun keşfedilen Alaçatı, yılda 330’u aşan rüzgarlı gün sayısıyla dünyanın en önemli rüzgar sörfü merkezlerinden biri.
Son yıllarda Dünya ve Avrupa Windsurf Şampiyonalarına ev sahipliği yapması ve yeni merkezlerin açılmasıyla Alaçatı rüzgarının ünü giderek arttı. Alaçatı merkezin birkaç kilometre güneyinde yer alan Yumru Koyu, windsurf, kitesurf, yelken gibi birçok ekstrem su sporu için biçilmiş kaftan.
11. Türkiye’de sadece Alaçatı’da
Damla sakızı ağaçları dünyada ender bulunan bir bitki. Dünyada sadece Sakız Adası’nın güneyinde yetişen mastika ağacı Türkiye’de sadece Alaçatı’da yetişiyor. Sayıları 300’ü geçmeyen bu ağaçlar Çeşme Belediyesinin koruması altında. Bu ağaçlardan lezzetli aromasıyla sakız reçeli ve eşsiz sakız rakısı yapılıyor.
12. Türkiye’nin ilk rüzgar enerji santrali, Alaçatı’nın Germiyan Köyü’nde 1998’de kuruldu
İzmir otoyolundan Çeşme’ye doğru gelirken, önce Karaköy sırtlarında, sonra Alaçatı çıkışından hemen önce sağ tarafta yenilenebilir enerji olarak bilinen günümüzün en değerli elektrik üretim türbinleri görülüyor.
Türkiye’nin ilk rüzgar enerji santralinin (RES) kurulduğu Çeşme’nin Germiyan Köyü, köy hayatı ve köy kültürünün sıcaklığını özleyenlerin görmesi gereken bir yer. Germiyan Çeşme’ye bağlı bir mahalle ve Türkiye’de Slow Food (Yavaş Gıda) hareketine katılan ilk yerleşim yeri aynı zamanda.
Alaçatı, antik çağlara kadar uzanan geçmişi ve mimari dokusunun yanı sıra renkli festivalleri, rüzgarın dans ettiği sokakları ve sörf yapılacak eşsiz plajları ile her geçen gün daha da renkleniyor. Şirin sokaklarını gezerken, bölgenin kültürü ve geçmişini bilerek adım atmanın yarattığı hazzı hissedin ve bu etkileyici yerleşim yerinin güzelliklerini bir de bu gözle keşfedin.
TARİHİNİ ÇOK İYİ BİLDİĞİM ESKİ RUM KÖYÜ ALAÇATI ESKİDEN BELDE İDİ. ŞİMDİ MAHALLE OLARAK ÇEŞMEYE BAĞLANDI. DENİZE KIYISI YOK GİBİ YANLIŞ İFADELER KURULMUŞ. ALAÇATI YANIBAŞINDA ILICA PLAJINA YÜRÜME MESAFESİNDE, ALAÇATI HUDUTLARI İÇERİSİNDE ALAÇATI’YA BAĞLI ÇARK PLAJINA YANİ SÖRF YAPILAN YERE İSE 3-4 KM. MESAFEDE DOĞASI DENİZİ RÜZGARI İNSANA HAYAT VERİYOR. 1998 YILINDAN BERİ FIRSAT BULDUKÇA YAZ KIŞ HAFTA SONLARI VE TATİLİMİZİ AİLECE ALAÇATI’DA BULUNAN YAZLIĞIMIZDA GEÇİRİYORUZ. ADETA CENNET
Harika bir tanıtım olmuş ve biz Alaçatı evden eve nakliyat yazımızı yazarken sizin makalenizden faydalanarak yazımızı yazdık teşekkürler
Alaçatı yazın çok güzeldir her yaz giderim
Bu bayramda da gidicem inş
Alaçatı kendine has sahili yoktur
Ama port kısmına yada delikli koy tarafına gittiginizde
Görürsünüz.
Ayrıca egenin en kaliteli ve pahalı
Bir o kadarda ucuz
Nezih çeşmenin bir kasabasıdır
Harika bir tanıtım olmuş ve biz Alaçatı evden eve nakliyat yazımızı yazarken sizin makalenizden faydalanarak kaleme aldık. Bilgi paylaşımı için teşekkürler 🙂
Çok Güzel bir içerik olmuş. Benzer içeriklerinizi sabırsızlıkla bekliyoruz.
Cidden bu sitede harika bilgiler var. Bu bilgiler için çok teşekkür ederim, şahsım adına faydası çok oldu.
Kış aylarında tam bir hayalet kasaba gibi ama.
Harika!