Silifke, Mersin sınırları içerisinde yer alan 20’den fazla antik kentin yarıdan fazlasına ev sahipliği yapan, Anadolu uygarlıklarının hemen hepsinin yönetimi altında kalmış zengin tarihi ve kültürel izler taşıyan bir coğrafya. Türkiye’yi Kıbrıs’a bağlayan Taşucu Limanı, antik kentleri, kültürel değerleri ve doğal güzellikleriyle doğu Akdeniz’in en güzel tatil beldelerinden biri.
Tertemiz denizi, kumlu plajları, minik adaları, sessiz sakin koyları ve birbirinden samimi çok kültürlü halkıyla, ister deniz ve güneş tatiline, isterseniz kültür turuna gidin, bir parçanızı bırakıp döneceğiniz bir nefis bir tatil rotası. İlçe, önemli bir tarım üretim merkezi olması nedeniyle yılın her dönemi taze malzemelerle hazırlanan leziz yemekleri ile tam anlamıyla bir cennet.

Silifke Gezi Rehberi
Silifke’nin Anadolu tarihsel geçmişi içindeki bilinen yerleşimsel yaşamı, MÖ 7. yüzyıla dek uzanıyor. Toroslardan doğan ve ilçe merkezini güzelleştirerek kat eden Göksu Nehri, birçok medeniyete can vererek sayısız uygarlığın burada yerleşip kök salmasını sağlamış. Göksu, Silifke ve çevresi için çok önemli bir etken.
MÖ 7. yüzyılda bugün Taşucu olarak bilinen bölgede, Holmi adıyla bir İyon kolonisi olarak kurulan Silifke ismini, MÖ 3. yüzyıl başlarında, Asya kralı I. Selefkos Nikator tarafından bugünkü Silifke’nin yerinde kurulan Seleuceia’dan alıyor. Bu isim yıllar içerisinde sırasıyla Seleuceia, Seleucia, Selefke, Salukiye ve Silifke haline dönüşmüş.
Silifke’nin deniz kenarındaki verimli ovasına kurulan seralarda domatesten muza, üzümden patlıcana kadar akla gelebilecek her türlü meyve sebze yetiştiriliyor. Özellikle Silifke çileği son yıllarda Türkiye’nin büyük şehirlerinde aranılan marka bir ürün haline geldi.
Silifke bir Yörük yurdu olduğundan, Torosların eteklerindeki dağlık kesimde yüzyıllardır hayvancılıkla uğraşılıyor. İlçe ekonomisinde ve yaşamında önemli yere sahip hayvancılık, aynı zamanda Yörük kültürünü halen yaşatıp sürdüren kültür meydana getiriyor. İlçe halen, son Yörük kollarından Sarıkeçililerin yurdu.
Silifke Gezilecek Yerler
Silifke, gezilecek yerler bakımından Mersin’in en değerli bölgesi. Bölgenin verimli toprakları ve doğal kaynaklar açısından zengin oluşu ile tarih içerisinde pek çok uygarlığın derin izler bıraktığı Mersin ve Silifke, farklı dinlere ait uygarlıklarında bölgede hüküm sürmesi sebebi ile inanç turizmi açısından da oldukça zengin.
Silifke’de Silifke Kalesi, Tokmar Kalesi, Cennet Cehennem Mağarası, Astım Mağarası, Aya Tekla, Adam Kayalar, Cambazlı Kilisesi, Diocaesarea Antik Kenti başlıca gezilecek yerleri oluştursa da Silifke bu adreslerden çok daha fazlasına sahip.
1. Cennet Cehennem Mağaraları

Cennet Cehennem Mağaraları Silifke’ye bağlı Narlıkuyu yakınlarında yer alıyor. Doğal yollarla oluşan ve oldukça derin oyuklardan meydana gelen mağaralar, Mersin’in en çok ziyaret edilen adreslerinden. Mağaralar aynı zamanda birçok efsane ve mitolojik öyküye de ilham kaynağı olmuş.
Kireçtaşı katmanları içinde karstik süreçler sonucunda oluşan, dik kapalı bir karstik mağara sistemi içerisindeki bir galerinin tavanının çökmesi ile gelişmiş Cennet Obruğu, 135 metre derinliğe sahip. Bir yeraltı akarsuyu sistemi olan Cennet Obruğu’na ulaşmak için 450 basamak inmek gerekiyor. Mağaranın girişinde yer alan kilisenin yanı sıra tabana inen merdivenli yolun bitiminde Helenistik dönemden kalma Zeus Tapınağı yer alıyor.
Cehennem Obruğu ise 110 metre derinliğe sahip, bir yeraltı mağara sistemi. Yağmur sularının kireçtaşı ile kaplı tavanını aşındırıp, çökmesi süreci sonucunda oluşan, fakat dar ve dik olmasından dolayı tabanına inmenin mümkün olmadığı Cehennem Obruğu’nun manzarası bile hayli ürkütücü.
2. Astım Mağarası

Astım Mağarası, şifalı olduğu düşünülen ve her yıl binlerce turistin hastalıktan kurtulmak için ziyaret ettiği bir doğa harikası. Mağaranın girişindeki çalı ve ağaçlara bez bağlayıp dileklerinin gerçekleşmesini isteyenler nedeniyle Dilek Mağarası olarak da biliniyor. Astım hastalarının uğrak noktalarından biri olan mağara, Cennet Çöküğü’ne 300 metre mesafede yer alıyor.
Mağaranın içerisine helezonik demir bir merdivenle iniliyor. Birbiriyle bağlantılı, uzunluğu 200 metreyi bulan galerilere sahip olan mağaranın dev sarkıt ve dikitleri göz kamaştırıcı. Mağarada nem oranı yazın %85’e, kış aylarında ise %95’e kadar çıkıyor. Mağaranın ısısı ise yaz-kış 15 dereceyi geçmiyor.
3. Aya Tekla

Aya Tekla Kilisesi, Silifke ilçe merkezine 4 km mesafede yer alan, erken Hristiyanlık dönemine ait dini bir merkez. Hristiyanlar için hac yeri olarak kabul edilen ve her yıl binlerce Hristiyan’ın ziyaret ettiği Aya Tekla Kilisesi, Hristiyanlığın ilk ve tek kadın şehidi olan Aya Tekla’nın (Azize Thekla) saklandığı mağaranın MS 6. yüzyılda kiliseye dönüştürülmesiyle oluşmuş.
Taşucu yolu üzerinde, Meryemlik olarak da adlandırılan Aya Tekla Kilisesi, St. Paul’ün vaazlarından etkilenen Aya Tekla’nın 17 yaşından itibaren kendini dine adadığı ve Hristiyanlık inancını yayarken mucizelerle hastaları da iyileştirdiği yer. Aya Tekla Örenyerinde, 6. yüzyılda İmparator Zenon tarafından Aya Tekla’ya ithafen yaptırılan kilise ile hamam, sarnıç, mezarlık ve şehir suru kalıntıları bulunuyor.
4. Uzuncaburç

Uzuncaburç, Helenistik çağda Olba Krallığı’nın ibadet yeri olan ve Mersin’in olduğu kadar Kilikya bölgesinin de en önemli ve en iyi korunan antik kalıntısı. Silifke’ye 30 km uzaklıkta yer alan Uzuncaburç, Roma İmparatorluğu egemenliğinde, MS 72’de kendi adına para basabilen özerk bir yönetime kavuşmuş.
Uzuncaburç’ta bulunan Zeus Tapınağı, burç ve piramit çatılı anıt mezar yapıları Helenistik Çağ izleri taşırken, sütunlu cadde, tiyatro, tören kapısı, antik çeşme, Şans Tapınağı ve Zafer Kapısı Roma döneminden kalma yapılardan.
Olba Antik Kenti ise Uzuncaburç’un 4 km doğusunda yer alan ve Helenistik dönemde Olba Krallığı’nın merkezi ve önemli bir ticaret şehri. Olba Antik Kenti’nde görülecek başlıca yerler arasında, Su Kemeri (Aquaeductus), Anıtsal Çeşme Yapısı (Nymphaeum), Tiyatro, Nekropol Alanı, Tapınak Mezar, Manastır ve Katedral bulunuyor.
5. Adamkayalar
Adamkayalar, Şeytan Deresi Kanyonunun sarp yamaçlarında MÖ 1. ile 2. yüzyıllar arasında yapıldığı tahmin edilen büyük boyutlardaki insan kabartmalarından oluşuyor. Dünyada ve Anadolu’da eşine zor rastlanan bir anlayışla kayalara oyulan yapı, bölgenin en değerli tarihi miraslarından. Anma törenleri için yapıldığı düşünülen kabartmaların, yaklaşık 250 yılda tamamlandığı düşünülüyor.
Adamkayalar, 11 erkek, 4 kadın, 2 çocuk, bir dağ keçisi ve bir Roma Kartalı kabartmasından oluşuyor. Birbirleriyle bağlantılı anlatımı olan ve yan yana çok figürlü kabartmalar Kızkalesi’nden Silifke’nin Hüseyinler Köyü’ne giden asfalt yolun 5. km’sinde yer alıyor.
6. Cambazlı Kilisesi

Cambazlı Kilisesi’ne Adamkayalar’dan sonra Hüseyinler Köyü’nü geçerek ulaşılıyor. Bölgede Geç Hellenistik, Roma ve Bizans Dönemleri’ne ait kalıntılar yer alıyor. Roma Dönemi mezar anıtları ve Erken Bizans Dönemi’ne ait MS 5. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilen Cambazlı Kilisesi, oldukça iyi bir taş işçiliğine sahip.
Avlusunda bir sarnıcı da bulunan ören yeri içerisinde anıt mezarların yanı sıra çok sayıda kabartmalı ve yazıtlı kaya mezarı yer alıyor. İki parça halinde birbirine paralel ilerleyen sur duvarları da görebileceğiniz kalıntılardan. Cambazlı Köyü sınırlarındaki tarihi kilise bakımsızlık nedeniyle yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya.
7. Tokmar Kalesi

Tokmar Kalesi, Taşucu-Antalya Karayolunun 22. km’sinde, kuzeye ayrılan 5 km’lik asfalt yolla ulaşılabilen görkemli bir kale. Kale, denize hâkim bir tepe üzerinde, Göksu Deltası ve Taşucu’nun gözlemlenebildiği bir konuma sahip. Güney surları sarp kayalıklara oturan ve bir 12. yüzyıl yapısı olan kalenin, Bizans ve Ermeni krallıklarından sonra 1210’da St. Jean Şövalyeleri denetimine girdiği biliniyor.
Kalenin deniz ile bağlantısı Tahta Limanı, Palaiai veya Barbaros Limanı olarak anılan koyla sağlanırken, yapı 1994’ten bu yana birinci derece arkeolojik sit alanı olarak tescilli durumda. Ulaşımın zor olması ve kalenin bulunduğu tepeye patikadan gidilmesi nedeniyle Tokmar Kalesi, hak ettiği ilgiyi göremeyen yerlerden.
8. Roma Tapınağı
Silifke Roma Tapınağı, Silifke ilçe merkezinde bulunan Jüpiter Tapınağı ismiyle de anılan tarihi bir yapı. Doğu ile güney yanlarındaki sütun tabanlıkları orijinal şekilde korunan tapınak, bugün sadece biri ayakta kalmış olan her biri 10 metre boyundaki korint başlıklı sütunlardan oluşuyordu.
1980’den bu yana kazı çalışmaları aralıklarla devam ettiği Roma Tapınağının, MS 2. yüzyılda yapılmış olduğu ve 5. yüzyılda da planında değişiklikler yapılarak kiliseye dönüştürüldüğü biliniyor. Jüpiter Tapınağından farklı kaynaklarda Aphrodit Tapınağı olarak da söz ediliyor.
9. Silifke Kalesi

Silifke Kalesi, Helenistik veya erken Roma dönemine ait olduğu düşünülen, geçirdiği onarım ve değişiklikler sonucu Orta Çağ kalesi görünümüne sahip, Silifke’nin sembol yapılarından. Kale, Silifke’ye hâkim, 185 metre yükseklikte bir tepe üzerinde yer alıyor. Etrafı kuru hendekle çevrili oval biçimdeki kalenin içinde kemerli galeriler, su sarnıçları, depolar ve diğer yapı kalıntıları bulunuyor.
Evliya Çelebi’ye göre, 17. yüzyılda 23 burcu ve içinde bir cami ve 60 ev bulunan Silifke Kalesi’nin günümüze pek az kalıntısı gelebilmiş. Halen görülebilen 10 burcu bulunan kale, Silifke’nin panoramik olarak izlenebildiği nefis bir konuma sahip.
10. Tekfur Ambarı Sarnıcı

Tekfur Ambarı Sarnıcı, Tefur ve Tekir Ambarı olarak da bilinen tarihi bir su deposu. Sarnıç, Silifke Kalesinin bulunduğu tepenin alt kısmında yer alıyor. Bizans döneminden kalma 46 metre uzunluğa ve 23 metre derinliğe sahip sarnıç, 14 metre genişliği ile 10 bin metreküp su kapasiteli.
Anadolu sarnıç mimarisinde örneği az görülen Tekirambarı Sarnıcı’nın tüm duvarları su sızmasını önlemek ve ayrıca anıtsal bir özellik vermek için düzgün kesme taşlarla desteklenmiş, uzun kenarında 8, kısa kenarında 5 yuvarlak kemerli niş oluşturulmuş. Mevcut ana kayanın oyulmasıyla oluşturulan sarnıca güneydoğu tarafındaki helezonik taş bir merdivenle iniliyor.
Silifke yeme ve içme
Silifke’ye özel birçok yerel yemek türü bulunuyor. Elbette bunlardan en önemlileri ve tüm Türkiye’nin oldukça iyi bildiği meşhur Silifke yoğurdu ve yayık ayranı. Diğer yandan Silifke’ye özgü yöresel yemeklerden yüksük (yüzük) çorbası, batırık, arabaşı, ülübü ve keşke, tatlılardan ise mekik tatlısı ve elbette en önemlisi havuçla yapılan enfes bir tatlı olan cezerye bulunuyor. Mersin’in de ünlü lezzeti olan cezeryenin Silifke’de pek çok çeşidini tatmanız mümkün.
Diğer yandan Taşucu’nun mavi yengeci, Tisan’nın kaya koruğu turşusunun yanı sıra, deniz ürünlerinden logos balığı, jumbo karides, çipura, kalamar, akya, eşkina, ahtapot, kalamar, subye olarak sıralanıyor. İçeceklerden ise en çok tüketilen şalgam suyu, yazın meyan şerbeti ve yemeklerden sonra Mersin usulü Türk kahvesi başta geliyor.
En özgün tatlı çeşidi olan ve havuçtan yapılan cezeryenin haricinde, künefe de çok ünlü. Bir başka tatlı olan kerebiç ise apayrı bir lezzet. Beyaz bir köpüğün içinde yatan, içi Antep fıstığı ya da cevizle dolu olan, irmikten yapılmış, içli köfteye benzeyen bir tatlı olan kerebiç, beyaz köpüğü oluşturan Çöven kökü nedeniyle alışılmışın dışında enfes bir lezzete sahip.

Silifke konaklama
Silifke’de konaklamayı düşünenler için deniz kenarında yer alan bölgenin en iyi otellerinden Altınorfoz Otel en uygun seçim olabilir. Yine Anamur’daki Ünlüselek Otel de konakladığım yerlerden biriydi. Eğer Mersin merkezde konaklayacaksanız otel tavsiyem Sultaşa Otel ve HostaPark Otel.
Silifke’ye nasıl gidilir
Silifke, Orta Torosların eteğinde Göksu Irmağı deltasının başlangıcında sahile 5 km içerde, Mersin-Antalya karayolu ile Konya karayolunun kesiştiği noktada kurulu. İlçe, Mersin’e 85 km uzaklıkta yer alıyor. Denizyolu ulaşımı açısından ise 7 km güneyindeki Taşucu Limanı aracılığı ile Doğu Akdeniz ve özellikle Kuzey Kıbrıs limanları ulaşım ağının önemli bir bağlantı noktası.
Antalya ve Mersin’i İç Anadolu’ya bağlayan Silifke, önemli yollar üzerinde yer alıyor. Özel aracınızla, Adana-Mersin, Karaman-Mut ve Antalya-Alanya karayollarını kullanarak ulaşabileceğiniz Silifke’ye otobüs ile de ulaşım mümkün. Yaz aylarında hemen her ilden Mersin’e ve bazen direkt Silifke’ye gelen otobüs seferleri bulunuyor.
Mersin’e 85 km, İzmir’e 811 km, Ankara’ya 517 km, İstanbul’a 969 km, Konya’ya 254 km, Antalya’ya 386 km, Adana’ya ise 165 km uzaklıkta olan Silifke’den Taşucu’na da ulaşım çok kolay. Sabah saatlerinden akşam 19.00’a kadar 10 dakikada bir minibüs seferleri düzenleniyor. Aynı seferler Silifke-Taşucu ve Taşucu-Silifke olmak üzere çift yönlü olarak gerçekleştiriliyor.
Silifke’ye en yakın havalimanı olan ve 160 km’lik mesafede yer alan Adana Şakirpaşa Havalimanı’ndan ilçeye ulaşım için, Mersin üzerinden Silifke minibüslerini kullanabilirsiniz. Alanya Gazipaşa Havalimanı ise Silifke’ye 214 km uzaklıkta yer alıyor. Bu mesafe yolun durumu nedeniyle yaklaşık 3.5 saatte aşılıyor. Silifke’ye nasıl gidilir blog yazımda çok daha detaylı bilgiler paylaştım.
Silifke, Mersin il sınırlarında en fazla antik kente sahip olan yerleşim yeri olarak Kilikya Bölgesinin tarihi geçmişini en iyi yansıtan destinasyon. Antik kentlerinin yanı sıra turkuaz renkli denizi ve göz alıcı kumsallarıyla deniz, kum, güneş turizminde de iddialı olan Silifke, görülmeye değer.
Uzun yıllar Antalya’da yaşadım ama Mersin’e hiç gitmedim. Antalya Mersin arasındaki karayolu deniz kenarından devam eden uçurumlarla dolu bir yol. Bozyazı’ya kadar gidebildik sadece. Yolun devamı nasıl bilmiyorum ama tekrar gidersem havauolunu tercih ederim.
Mersin çok farklı kültürün bir arada yaşadığı kaynaştığı bir şehrimiz, hem de tüm tarih boyunca da böyle olmuş. Güzel havası, verimli toprakları ve güzel doğası var. Silifke’mize bekleriz.
Evet, hakikaten öyle… Aslında Mersin ile ilgili anlatacak daha çok şey var, sonraki yazılara diyelim… Bu arada benim favorim de Silifke!