Ayak basılan her yerinde geçmişin izine rastlanılan Orta Avrupa, tarihi mirasını taşıdığı tarihi ve sanatsal sokaklarıyla insanı içine çekiyor. Budapeşte Kalesi’nden şehrin ışıklarını izlemek, Prag’ın heykellerle süslü taş köprülerinde yürümek, Viyana’nın muhteşem müzikal mirasına kulak vermek, Heidelberg‘in nefis kafelerinden birinde soluklanıp espresso yudumlamak…
İnsanı bir başka boyuta taşıyıp geçmişin sayfaları arasında yolculuğa çıkaran farklı bir yer Orta Avrupa. Orta Avrupa turları bu sıralar o kadar revaçta ki, ben de bundan etkilenmiş olmalıyım. Avrupa anılarımın eski fotoğraflarımı incelerken buldum kendimi. Ortaçağın büyüleyici dokusuna yapacağım bir Orta Avrupa turu beni bekliyor.

Asya ve Okyanusya’da uzun süre seyahat ettikten sonra, Balkan turu yaparken fark ettiğim bir şey oldu. Ortaçağ atmosferini yaşatan sokakları, mimariyi ve dokuyu özlemişim. Baltık Denizi ile Adriyatik Denizi arasında kalan, Avrupa’nın kalbi olarak adlandırılan Orta Avrupa (Central Europe), seyyahlar için Ortaçağa yapılan yolculuk anlamına geliyor. Beni çeken şey de bu olmalı sanırım.
Orta Avrupa Ülkeleri Hangileri
Orta Avrupa, mimarisinden kültürüne kadar Ortaçağ’a dair mirasın çok iyi korunduğu, birbirine benziyor olsa da farklı kültürel motiflerin yer aldığı, dünyanın en eski kadim ormanlarından ünlü Alplere kadar olağanüstü güzellikler sunan bir coğrafyanın içerisinde yer aldığı büyüleyici bir bölgeyi kapsıyor.
Aynı zamanda Avrupa’nın ve dünyanın en zengin ekonomilerini oluşturan şehirlerden bazılarına da ev sahipliği yapan Orta Avrupa, Latin, Germen ve Slav kültürlerinin de kaynaştığı bir coğrafya.
ⓘ Baltık Denizi ve Adriyatik arasında yer alan bölgedeki ülkeler; sosyal ve kültürel yaşamı son derece zengin Almanya; sokakları kahve kokan Avusturya; tarih kokan sokaklarıyla Çek Cumhuriyeti; şatolarıyla ünlü minnacık ülke Lihtenştayn; artık dağılmış olan Varşova Paktı üyelerinden Macaristan ve Polonya; sessiz sedasız Çek Cumhuriyet’inden ayrılan Slovakya; eski Yugoslavya’dan ayrılan ve şimdilerde Avrupa Birliği üyesi olan Slovenya ve nefes kesen dağ manzaraları ile İsviçre Orta Avrupa ülkeleri olarak sınıflandırılıyor.

2014 yılı benim için seyahatler ile dolu bir yıl olacakmış gibi görünüyor. Yunanistan, Makedonya, Arnavutluk, Karadağ, Bosna-Hersek ve Sırbistan ülkelerini kapsayan 1 aylık Balkanlar turu sonrasında; yüzümü tekrar Avrupa’ya çevirmeye karar verdim. Arada başka kıtalara da kaçamaklar olsa da bu defa Yunan Adaları, Balkanlar ve Orta Avrupa ülkeleri ve özellikle de Avrupa’nın küçük, sevimli, Ortaçağdan kalma kentleri odağımda olacak.
En çok satan tur operatörlerin verdiği bilgilere bakılırsa, bu yıl tatilcilerin seyahat tercihlerini Orta Avrupa turlarından yana yapacağı görülüyor. Evet, ben de aynı fikirdeyim.
Aynılaşmış şehirlere ne zaman gitseniz yerinde bulursunuz; sokakları, kiliseleri, müzeleri değişmeden yıllarca ve yıllarca sizi bekler orada, ama ya insan, ya kültür?
Görkemli mimari eserlere ev sahipliği yapan Avrupa şehirlerinin karakteri belki de uzun yıllar değişmeden kalacak, ancak özellikle sofistike özellikleriyle dikkat çeken Doğu Avrupa ülkeleri hızlı bir değişim içerisinde olduklarından, bir nebze olsun geçmişe dair imajlarını anlamak için biraz acele etmek istiyorum aslında.
Kültür zenginliğinin içinde dalmak, Avrupa’nın en keyifli, en renkli ve zevkli şehirlerini tekrar ve tekrar keşfetmek istiyorum. Aslına bakarsanız geçmişte, bir turist veya tatilci olarak, Avrupa ülkelerinin büyük bir bölümünde bulundum, ama bu defa bir seyyah gözüyle gezmek, fotoğraflamak istiyorum
Orta Avrupa’ya seyahat planları yapmak için önerilere her zaman açığım; gezilecek yerler, görmemi istediğiniz gizli kalmış köşeler ve Orta Avrupa’ya dair deneyimlerinizi duymak isterim?
Bugüne kadar çoğunluğu Avrupa olmak üzere 26 ülke gezdim ve sanırım içlerinde en çok beğendiğim başkentlerden biri Prag oldu. Sadece köprü üzerinde bir kahve içip, sokak sanatçılarının müziklerini dinlemek için bile ziyaret etmeye değer. Kaldı ki ne kadar çok keşfedilecek yeri var Prag’ın.
Prag, Viyana, Avusturya turunda tadı damağımda kalan tek yer Karlovy Vary idi. Rüya gibi bir şehir.Kısmet olursa bir daha gitmek istiyorum ama yine yaz aylarında. Tabiatın güzelliği,mağazaların şıklığı, porselenlerin çeşitliliği, prenses kıyafetleri zarafetindeki kıyafetleri veee incecik kağıt helvasına büyülenip kalmıştım.
Prag, muhteşem bir şehir ama daha çok Therezine Nazi Kampı beni etkiledi. Yaşanmışlıkları dinledikçe tüylerim diken diken oldu. Bir de ortaçağ Avrupa’sı şato gecesi öneririrm, çok eğlenceli idi. Ve tabi ki Prag likörü, Bechorovka… Çok iyidir.
Bir böcek olarak uyandığımız her günde, Gregor Samsa’nın tersine bir Sapiens olduğumuzu hatırlayabileceğimiz bir şehir Prague. Praha. Charles Bridge’de hava hafif sisli iken otoritelerin gözleri arasında kaleden halka uzanan yolda yürümek. Praha bambaşkadır.
Orta Avrupa’yı tamamen gezmemiş olsam da Prag, Viyana ve Graz’ı gezme fırsatı bulmuştum. Daha önce Brugge’u gezerken binalarından ve tarihinden çok etkilenmiştim. Prag’da da aynı tarihi dokuyu hissetmek beni çok heycanlandırmıştı. Bana sorarsanız Paris’den çok daha romantik bir şehir. 🙂 6 ay kadar İspanya’da yaşamış biri olarak gitmediyseniz orayı da gezmenizi kesinlikle tavsiye ederim. Oraları ve özellikle Endülüs’ü çok beğeneceğinize eminim. 🙂
Bir kızın kır çiçeklerini sevmesi gibi değildir benim Polonya’yı sevmem. Tarih kokan sokaklarında sıradan bir gezi olmayacak sizinkisi. Benim gibi uzun süre yaşamanıza da gerek yok. Birkaç gün bile tarihin tam ortasında kalbinde durmanıza izin verecek ender ülkelerden biridir Polonya. Gdansk, Krakow özellikle görmeniz gereken en başlıca şehirleri. Oradan döndüğünüzde farklı bir anı bırakacak sizde. Düşündükçe özleyip, üzüleceksiniz.
Merhabalar,
Orta Avrupa Turuna henüz katılmasam da turda dahil edilen bazı ülkeleri geçen yıl içerisinde görme şansına eriştim. Özellikle Prag şehrini bütün geziseverlere tavsiye ederim. Adeta bir açık hava müzesi olan bu şehir sizi tarih kokan mekanlarıyla sarıp sarmalayacaktır. Sanat kokan bir diğer şehir olan Viyana ise mutlaka ziyaret etmek isteyeceğiniz yerlerden birisidir. Umarım bu tura katılıp keşfedemediğim diğer güzelliklerle tanışma şansına erişebilirim.
Yazılarınızı zevkle takip ediyorum. Bir mimar olarak Orta Avrupa turu yapmak çok istiyorum. Henüz fırsat bulamamış olsam da… Gitme fırsatı bulduğum da sizden bilgi almak isterim. Muhteşem bir yaşam şekli gezgin olmak. Hiç bırakmamanız dileğiyle…
Geçtiğimiz Haziran ayında Belçika, Hollanda, Luxemburg, Paris ve Köln’ü kapsayan 10 günlük bir Avrupa turuna katıldım. Aralarında en çok 3 gün kaldığım Hollanda’yı beğendim. İnsanı, doğası, patatesi, birası, Arjantin Steak’i, kanalları ve muhteşem manzarası sebebiyle yeniden gitmek istediğim bir yer. Avrupayı gezmek isteyip önce nereye gitsem diye düşünenlere Hollanda’ya özellikle tavsiye ederim.
Avrupa’da yalnızca Paris’i gorme sansim oldu, bayildim bu sehre. Eifiel Hotelde kaldim. Elbette Eyfel Kulesi’nden Paris’i izlemenizi oneririm. Ayrica kulenin tepesinde mumya muzesi var.
Paris pahalı bri sehir. Metro cok gelismis. 3 ya da 4 kat metro hatti var yerin altinda. Notre Dam Kilisesi, Sacrakör kilisesi, Montrmarte Ressamlar Tepesini tavsiye ederim. Louvre Muzesi icin sıra bekleyeceksiniz ama beklediginize degecek. Bir de Eifiel yakininda yazar Balzac’in evi muze halinde. Ben çok begendim.
Şanzelize oldukca renkli. La Fayette alisveris merkezi de gormeye deger.
2014 Ocak ayında Orta Avrupa gezisine katıldım, tadı damağımda kaldı. Kış dolayısıyla bir çok yer açık değildi ve bazı yerleri de gezemedik. Frsatım olsa ilk fırsatta gideceğim yer Özellikle Avusturya. Fakat bu kez yaz ya da bahar aylarında.
Özellikle mimarisi ile beni hep cezbden ve bu yaz yapacağım tur programıma dahil ettiğim ülkeler. Yazınızı okuduktan sonra bir an önce yaz gelsin demedim değil 🙂
Ben Polonyada 6 ay gibi kısa bir süre yaşadım.Gerçekten özellikle 2. Dünya Savaşı kalıntılarını ve hayata etkisini görmek isterseniz Krakow ve Wroclaw’a gidebilirsiniz.Krakow özellikle birçok özelliği ve acıyı sokaklarında taşımaktadır.
Gezmeye başladığımdan beri gezi yazılarını özel bir merakla takip ediyorum. Ama sizin yazılarınızı okurken çok eğleniyorum ve beğeniyorum. İnsanın her şeyi bırakıp yazdığınız yere gidesi geliyor. Tabi çalışmak zorundayız ve tatil için para biriktirmek zorundayız. 🙂 Avrupa da sadece Almanya ve Polonya’ya gittim. Diğer yerleri görmeyi de çok istiyorum. İnşallah fırsatımız olur giderim. Yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. iyi gezmeler. 🙂
Viyana’da yaşayan birisi olarak bu şehrin mutlaka gezilip görülmesi gereken listelerin baş sıralarına alınmasını tavsiye ederim. Bir sonraki Viyana gezinizde seve seve eşlik edebilirim. 🙂